15 Ekim 2013 Salı

Kitap Dostları, Kitap Tur #7 | Barış Müstecaplıoğlu - Korkak ve Canavar [Yorum & Alıntılar]

Korkak ve Canavar (Perg Efsaneleri #1)
Okuoku | İlknokta | Goodreads
Kategori: Roman, Fantastik, Türk Edebiyatı
Yazar: Barış Müstecaplıoğlu
Üretici: İthaki Yayınları
Liste Fiyatı: t 20,00
Sayfa Sayısı: 312
Eserleri 8 dile çevrilen ve özellikle Çin’de büyük bir ilgi toplayan Barış Müstecaplıoğlu’nun Perg Efsaneleri serisinin ilk romanı Korkak ve Canavar, Türkiye’de fantastik kurgu edebiyatının da ilk romanı. Günümüzde bir klasik olan bu eser, hayal gücü ile insani duyguları buluşturma başarısıyla birçok okulun edebiyat derslerinde okutuluyor.

Bize yeni bir diyarı keşfetmenin tadını yaşatırken, aslında insanın kendini keşfetmesini anlatan Korkak ve Canavar\'da, sıradışı kahramanlarımız Leofold ve Guorin\'in sürprizlerle dolu yolculuklarına eşlik ediyoruz.

Perg Efsaneleri, bizden farklı olanı, farklı görüneni ve farklı yaşayanı sevebilmek üzerine yazılmış en güzel öykülerden biri...

Perg Efsaneleri'nin ilk kitabı olan Korkak ve Canavar'ı incelediğimiz turumuzun son gününden herkese merhaba *-* Kitap Dostları olarak ilk defa Türk bir yazarın kitabını inceliyoruz ve ben bu yüzden inanılmaz heyecanlıyım. Yani eğer bir kusur işlersem şimdiden affola :) Fantastik edebiyatı bu kadar sever, Türk yazarlarını sonuna kadar desteklerken Barış Müstecaplıoğlu'nu neden atlamışım bilmiyorum ama gerçekten ayıp etmişim. Vallahi ne yalan söyleyeyim kitabın başında acaba aradığımı bulabilecek miyim? diye düşünmedim değil. Ama şimdi bakıyorum da eğer Leofold ve Guorin'in hikayesini daha önce okumuş olsaydım, yüksek puan verdiğim bir çok kitaba bakışım daha farklı olurdu.

Korkak ve Canavar, sıkıcı betimlemelerin ve detaylı karakter tanıtımlarının geri planda tutulduğu; aksiyonun ise daha ilk sayfalarda kendini ortaya çıkardığı farklı ve ezber bozan bir fantazya. Üstelik kullanılan dil de oldukça sade ve akıcı. Normalde bu tarz kitaplarda ilk 3-4 bölüm çoğu okuyucuya sıkıcı gelir. Yeni adetler, yeni kahramanlar, yeni türler, bunların tanıtılması vs. derken okuyucular boğulur. Hatta bu tarzı denemek isteyen bir çok kişi daha macera başlamadan, kitabın kapağını bir daha açmamak üzere kapatıp, fantazyaya veda eder. Korkak ve Canavar'daysa böyle  bir şey yaşanması söz konusu değil. Evet karşımızda yepyeni bir dünya var. Yani bu demek ki, tanışmamız gereken yeni karakterler ve öğrenmemiz gereken bir dolu şey var. Ancak Barış bey bütün o bilgileri öyle güzel bir üslupla anlatıyor ki, olayların heyecanı yüzünden sıkılmaya fırsat bulamıyorsunuz.

Kitap boyunca bize eşlik eden üç ana karakterimiz var. Leofold, Guorin ve Geryan. Leofold, gerçekten büyük sıkıntılar çekmiş, daha küçük bir çocukken ailesinin katledilişine şahit olmuş, hayatı savaş meydanlarında geçen, cesur ve genç bir şövalye. Çok yakışıklı bir adam ama yüzünün yaralanmasındansa ölmeyi tercih edebilecek kadar da kibirli. En son katıldığı savaşta ölmemek için sığındığı tünelde şeytani bir varlık tarafından alıkonulup kocaman, çirkin ve korkunç bir canavara dönüştürülüyor. 

Guorin, hamile eşini korumak için sakat rolü yapıp savaştan kaçan, ancak askerler köyünü basıp karısını taciz ederken sessiz kalan, hatta komutan karısını öldürdüğünde sunulan düelloya girmeyip köyünü terk eden korkak bir kişi. Ne yalan söyleyeyim en başta Guorin'den hiç hoşlanmadım. Zerre kadar hem de! Sunulan intikam fırsatını tepmesi kendinden nefret ettirdi ama sonra sonra, daha yakından tanıdıkça neden öyle yaptığını anladım. Sinirim, stresim geçti.

Geryan ise, Leofold ve Guorin'in tanışıp dost olmasından sonra ortaya çıkan, Perg Diyarı'nı istila eden bütün o korkunç yaratıklardan kurtulmalarına yardım edebileceğini düşünen yaşlı ve bilge bir büyücü. Uzun zamandır peşinde olduğu Savaş Tanrısı Tshermon'un olmaz olası kitabını bulup yok edebilirlerse Perg üstündeki kötülüğü de yok edebileceklerini düşünüyor. Eğer Leofold ve Guorin kendisine eşlik ederlerse bunu yapmak çok daha kolay olabilir. Çünkü Leofold'un dönüştürülmüş yeni hali, insan halinden kat be kat güçlü. Alıkonulması da, öldürülmesi de çok zor. Guorin ise eh onu da okuyup görün ^^

Çıktıkları bu destansı yolculukta kahramanlarımızın başına neler gelmiyor ki? Bilinmeyen diyarlara yapılan yolculuklar, korkunç canavarlara karşı girilen savaşlar, tanrılarla yapılan sohbetler, ayrılıklar, fedakarlıklar ve çok daha fazlası. Kolay bir yolculuk değil. Macera boyunca ekibe katılanlar da oluyor, kaybedilenler de. Korkak ve Canavar, iyinin sadece iyi, kötünün sadece kötü olduğu hikayelerden değil. Her karakterin kendine özgü zayıf yönleri, korkuları ve arzuları var. Zaten bu yüzden çok güzel ya. Şu şöyledir ya da şu olayın karşısında bu kesinlikle böyle yapar diye düşünmüyorsunuz.

Anlatılan hikayenin içinde olmayı seviyorsanız, farklı hayal dünyaları ilginizi çekiyorsa, hep aynı şeyleri okumaktan bıktınız ve gerçekten güzel bir kitap okumak istiyorsanız, fantazya ile tanışmak veya Türkler'den fantastik kitap çıkmaz deyip ağzınızın payını almak istiyorsanız *-* Korkak ve Canavar'ı okuyun. Diğer kitapları da en kıza zamanda okuyacağına eminim. Unutmadan! Çekilişimize katılmayı unutmayın


Alıntılar

"Kimse sadece iyi değildir. Kimse sadece kötü değildir. Bir savaşı bitirmek kahramanlıksa, buna kendinle barışarak başla"
Tho-en Kurme, Atalar-97'nci söz

Karşısında duran şey ne bir insandı ne de bir hayvan. İki metreden uzundu. Geyfor ayısını kıskandıracak irilikteki vücudu, onu tamamen saran ağaç kabuğuna benzer katman ve el yerine taşıdığı dev pençeler dışında bir insan vücudunun çizgilerine sahipti. Bu vücudun üzerinde ufacık kalan yüzü tarif edilemeyecek kadar çirkin ve ürkütücüydü. Ama en dayanılmazı, bu yüzün içinde eğreti duran gözlerin hiç kuşkusuz insan gözleri olmasıydı.

“İhanet ettin…” diye inledi. Sesi her kelime de biraz daha zayıflıyordu. “Ama sen de öleceksin… Damarlarındaki kanım intikamımı alacak… Günbegün seni zehirleyecek… Gün gelecek bir şeytana dönüşeceksin… Çevrendeki herkese ölüm kustuktan sonra kendi kendini de yok edeceksin…”

“Meyve!” diye zorlanarak bağırdı Liddek. “Bebekler! Yesin! Acele!”

"Sen terzi değil, şifacı olmalıymışsın!"
"Eh" dedi Guorin, "köydeyken her ikisini de yapıyordum, En iyilerden biri olduğumu söylerlerdi. Benden ders almak isteyenler bile olmuştu."
Leofold güldü: "Seni çok arayacaklarına eminim."
Fakat sözleri istediği etkiyi yapmadı. Hüzünle yüzünü buruşturan Guorin, "Yanılıyorsun," diye mırıldandı. "Halkım için en önemli olan şey cesarettir. Terzileri ya da şifacıları olmadan yapabilirler, ama bir korkakla beraber yaşamaya asla tahammül edemezler."

"Güç insanı çok çabuk etkisine alır. Bunun için büyülü olmasına bile gerek yok"

"Basit bir kılıç... Hiçbir özelliği yok.Hatta çirkin bile sayılır."
Geryan Gülerek, "Öyle görünmesi gerek," dedi. "Tanrıların gösterişe ihtiyacı yoktur!"
"Bu ufaklığın adı Gorba. Erdem Tanrısı Edia'nın kılıcı. Bu kılıcın kesemediği çelik yoktur. Kabzasını tutanı her saldırıdan korur. Ve sadece kötü yüreklilere zarar verir. İyiliğin yolundakilere asla dokunmaz."

"Yanılmışım" diye içini çekti. "Sen korkak falan değilsin. Sadece lanet okunacak kadar iyi bir adamsın."

Leofold soluksuz kalmıştı. Doğrusu kendini böyle bir şeye hazırlamamıştı. Şaşkınlığını yenmek için bir kaç dakika sessizce bekledi. Kalabalıktan öne çıkan uzun boylu bir adamın kendisine yaklaşıp hafifçe gülümsemesiyle kendine geldi.
"Hangimiz daha çirkin bilemiyorum," dedi adam. "Ama o pençeleri kıskandım doğrusu..."

"Sözüme kulak ver genç adam," dedi. "Bir kahramanı değerli yapan, tek eliyle on kişiyi yere yıkması değildir. Bunu sıradan bir ayı da yapabilir. Onu özel kılan şey, bu gücü kazanmak için çektiği acılar ve harcadığı yıllardır. "Ve tabii, en önemlisi bu gücü isteme sebebidir."

"Tam olarak ne arıyoruz?" diye sordu Opsar.
Nume gür sesiyle "Esir tutulan bir tanrı arıyoruz. Öyle şaşkın şaşkın bakma. Bu adamlarla tanıştıktan sonra gördüğüm hiçbir şeye şaşırmamayı öğrendim."

"Asret bu mu?" diye mırıldandı Guorin. "Masumiyet tanrısı bir... bir...Lanet olsun!"
Leofold'un kahkahası onu susturdu. "Ne bekliyordun ki? Peri yüzlü bir bakire mi? Bence bu son derece uygun."

O ana dek sessiz kalan Opsar bir iç çekişle söze girdi: "Bir kova su da zararsız görünür. Ama ateşi zorlanmadan öldürebilir."

Büyücü şefkatli bir bakışla, "Kendi gücüne güvenmeyi öğreneceksin," dedi. "Unutma ki taşıdığın yürek de tanrısal. Hemen olmayacak, Mücadele etmen gerekecek. Ama bunu başaracağına inanıyorum. Benim kendi gücümün farkına varmam, bir insanın hayatının gözlerimin önünde tehlikeye girmesini bekledi.Senin uyanışın da Perg'in tehlikeye düşmesini beklemiş olmalı."

"Benim içeride olabileceğim ihtimaline karşın yine sırtını dönüp gider miydin?"
Büyücü hiç düşünmeden, "Evet," dedi. Yüzünden en ufak bir tereddüt okunmuyordu. "Görevimizi asla tehlikeye atmazdım."
Guorin acı acı güldü. Sonra içini çekti: "Sana saygı duyuyorum yaşlı adam. Ama ben senin kadar güçlü değilim."

"RUHUNUN SINIRLARINI GÖRMEK İSTİYORUM. TANRININ SİZ İNSANLARA VERDİĞİ BU GÜÇ HEP İLGİMİ ÇEKMİŞTİR. ÇOĞU ZAMAN BASİT, BENCİL,KORKAK YARATIKLARSINIZ.HAYVANLARI ÇOĞUNUZA TERCİH EDERİM. AMA BAZEN ÖYLE ŞEYLER YAPIYORSUNUZ Kİ TANRILARIN SİZİ HAYVANLARDAN ÜSTÜN TUTMASINI ANLAYABİLİYORUM. PEKİ SENİN RUHUN NE KADAR GÜÇLÜ LEOFOLD? YÜREĞİNİN SINIRLARI NEDİR? PERG'DE YAŞAYANLAR YA DA LANETLİ KÖYÜN SAKİNLERİ İÇİN NE KADAR FEDAKARLIK YAPABİLİRSİN? NEREYE KADAR GİDEBİLİRSİN?"

"Sizler bizleri tanrılaştırdınız. Adımızı taşıyan tapınaklar, gösterişli heykeller yaptınız. Çünkü tanrılarla yüz yüze konuşabiliyor olmak gururunuzu okşayacaktı. Buna inanmak hoşunuza gidecekti. Maalesef bizim de hoşumuza gitti. Tanrı rolünü hepimiz çok sevdik. Fakat siz bununla da yetinmediniz. Takipçisi olduğunuz tanrının en büyük tanrı olduğuna inanmak istediniz. Biz bunu da memnuniyetle kabul ettik. Bu uğurda yüzyıllarca sürecek savaşlar başlattınız. SAVAŞAN SİZDİNİZ, AMA ADINA TANRILAR SAVAŞI DEDİNİZ."

Katkılarından dolayı İthaki Yayınları'na çok teşekkür ederiz.
a Rafflecopter giveaway

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...