28 Ekim 2013 Pazartesi

5. Gün | Konuşan Kitaplar #19 Blog Tur | Morgan Rhodes - Yıkılan Krallıklar [Kitap Yorumu]

Yıkılan Krallıklar (Falling Kingdoms #1)
Kategori: Roman, Fantastik, Epik Fantezi, Genç-Yetişkin
Yazar: Morgan Rhodes (Çeviren: Taylan Taftaf
Üretici: DEX
Liste Fiyatı: t 24,00
Sayfa Sayısı: 424
Prenses: Lüks bir dünyada şımartılarak büyütülmüş Cleo, uzun zaman önce yeryüzünden silinip gittiği düşünülen büyünün peşinde, zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda.

Asi: Haksızlıklar yüzünden öfkeden deliye dönen Jonas, ülkesinin sefalet içinde kalmasına neden olan baskıya karşı ayaklanıyor ve hiç tahmin etmediği bir görev üstleniyor.

Büyücü: Kraliyet ailesinin bir ferdi olan Lucia, geçmişi hakkındaki gerçeği ve sahip olacağı kehanet edilen doğaüstü gücünü keşfediyor.

Veliaht: Şiddetle büyüyen ve fetih için eğitilen, kralın ilk çocuğu Magnus, yüreğin kılıçtan daha keskin olabileceğini anlıyor.

Mitikanın üç krallığında da büyü uzun zaman önce unutulmuştu. Şimdi, barışın hüküm sürdüğü yılların ardından, ölümcül bir huzursuzluk içten içe, bir hastalık gibi yayılıyor. Her bir krallığın lideri güç için savaş baltasını çıkardı, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Krallıklar yıkılacak. Peki ama her şey yıkıldıktan sonra kim zaferle ayakta kalacak?

Morgan Rhodes - Yıkılan Krallıklar incelediğimiz turumuzun 5. gününden herkese merhaba *-* Kitabın kapağını az önce kapattım. Yani demem o ki kitaba dair olaylar kafamda hala taze. Biliyorum bir şeyler yazmak için henüz çok erken ama bu kitabı taze bilgilerle yorumlamak gerekiyor. Koşuşturmacayla geçen şu birkaç günde parça parça başladığım serüveni, bugün bir solukta bitirdim. Heyecanlı mıydı? Evet. Sürükleyici miydi? Kesinlikle. Peki beni neden sarmadı? Şunu söylerken vallahi utanıyorum ama bilmiyorum. Bazı hikayeler bunu yapıyor.

Auranos, Paelsia ve Limeros krallıklarından oluşan Mitika topraklarında yüz yıllardır hüküm süren barış, yerini üç krallığında büyük kayıplar vereceği büyük savaşa bırakmak üzere. Peki sen bu maceraya katılmaya hazır mısın? Yüreğin ne kadarını kaldırabilir?

Auranos, Mitika'nın en güneyinde kalan verimli topraklara sahip, oldukça zengin bir krallık. Halk lükse ve şatafata gömülmüş bir vaziyette. Dine ve tanrıçaya inançları ise oldukça azalmış. Paelsia; Limeros ve Auranos'un ortasında kalan, söylentilere göre tanrıçaların yüz çevirdiği, verimliliğini kaybetmiş, sadece üzüm yetiştirip şarap üreten, geçimini ürettiği şarapları Aurenos'a satarak kazanan en fakir krallık. Krallık bile değil aslında. Kral yerine, büyü yeteneği olduğu düşünülen Reis'leri var. Limeros, en kuzeydeki, Kral Gaius'un başa geçmesinden sonra korkuyla ve dini baskılarla yönetilmeye başlanan, soğuk, lüks ve şatafatın yasaklandığı, verimliliği tükenmeye yüz tutmuş krallık. Önceden bir olan krallıklar, tanrıçaların büyük savaşından sonra bölünmüş. Şimdi bu krallıklardan biri Mitika'yı yeniden bir yapmak istiyor. Bunun için ne kadar kan dökülmesi gerekirse gereksin!

Kitabımızın dört ana karakteri var. Bunlar, Auranos Prenses'i Cleo, Paelsia'lı bir şarap üreticisinin oğlu Jonas, Limeros Prensi Magnus ve Prensesi Lucia. Ara ara başka karakterlere söz verilse de hikayenin ana anlatıcıları bu dört karakter. Kitabın beni sarmamasının nedeni karakterlere bağlanamamam olabilir bak. Dur geliyoruz oraya. Normalde bunun gibi çok anlatıcılı kitaplara bayılırım. Bu sayede olaylara bir sürü farklı pencereden bakma imkanı buluruz. Farklı olasılıklar, farklı çözüm yolları yürütürüz falan. Bu yönden kitabı çok sevdim. Ancak karakterler çok tutarsızdı be! 

Örneğin Prenses Cleo; tamam bak kimse ondan kraliçe olmasını beklememiş. Yani ablası gibi ağırbaşlı olmaya ya da halkın saygısını kazanmak için ekstra bir uğraş vermesine gerek kalmamış. Gayet keyfine düşkün, her istediğini elde etmeye alışkın, kafasının dikine giden genç bir kız. Asla yapmaması gereken bir şey yapmış ve bunun ortaya çıkmaması gerekiyor. Bu hatası onu biraz daha akıllandırmış akıllandırmasına ama yani ._. Sonradan çok değişiyor evet, hatta şu an için sevdiğim tek karakter ama işte o en baştaki tavırları falan aman yarabbim. 

Jonas, kesinlikle üzerine daha çok düşünülmesi gereken bir karakterdi. Ağabeyinin gözlerinin önünde öldürülmesinden sonra, intikam ateşiyle yanıp tutuşan bu genç çocuk normalde en çok sevmem gereken kişiydi. Ağabeyinin ölümünden sonra Paelsia halkına yapılan bu zulüm ve haksızlığı engellemek için kolları sıvıyor. Ama işte bu çocuğun eksik olan çok fazla yönü var. Tamam, bir şeyler yapması için gözünü intikam ateşi bürümesi gerekiyormuş diyorsun, öfkeden gözü görmüyor diyorsun, yine sonradan gayet iyi toparladı diyorsun ama yani. O kadar mantıklı düşünen birinin bu kadar mantıksız hareketlerde bulunması bir yerden sonra illallah ettiriyor. 

Gelelim Kanlı Kral'ın çocukları Magnus ve Lucia'ya. Magnus, Limeros'un gelecekteki kralı. Her ne kadar babası gibi olmamak için çabalasa da eh kandır bu çeker işte. Kral Gaius, görüp görebileceğiniz en zalim, en düzenbaz, en psycho karakterlerden biri. Magnus, babası gibi olmamak için çabalasa da güce olan düşkünlüğü çok fazla. Onun böyle olmasına sebep olan şey aşk evet ama, bana kalırsa ruhunun büyük bir kısmı karanlık tarafa her zaman çok yakındı. Lucia, baştan sona en çok sevdiğim karakterdi. Ama -di diyorum işte. İnanın spoiler vermemek için çatlıyorum. Kitaptaki herkes gibi benim de Lucia'dan beklentim çok çok fazlaydı. Çünkü o, -burası spoiler değil arka kapakta da yazıyor- tanrıçaların savaşından sonra kaybolan Elementia'yı geri getireceği kehanet edilen kişi. Eğer daha kitabın en başında o kadar fazla bilgi verilmeseydi. Hakkında gizlenen şey ve gerçekte kim olduğu sırrı daha merak uyandırıcı olabilirdi. Lucia'yı gerçekten sevdim. Fakat öyle bir şey oldu ki bir yerden sonra, kızım kendi aklını kullan artık, doğruyu-yanlışı gör, kararlarını kendin ver artık diye söylenmekten yorulmaya başladım. hele o son yaptığı saçma şeyden sonra yanı başımda olsa gırtlaklardım -,-

Normalde epik fantezi türünü çok severim. Sakın yanlış anlaşılmasın Yıkılan Krallıklar'ı da sevdim. Kitapların beni bir miktar uyuz etmesi her zaman hoşuma gider ama tutunacak, ele avuca gelecek bir karakter olmayınca ben bu sorunu yaşıyorum. Sen bütün detayları inceleyip sonuçları ön görebildiğin için onların hatalarına kızıyorsun diyebilirsiniz ama abi bazı şeyler bile bile ladesti işte. Morgan'ın yarattığı dünyaya, karakterler arasındaki geçişlere, olayların birbiriyle bağlanışına, yazarın kurguyu yönetme ve hikayeyi anlatış biçimine diyecek söz yok. Amatör bir yazar olmadığı her halinden belli. Ama epik fantezi yazmak zor iş. Her şey en ince ayrıntısına kadar hesaplanmalı. Yıkılan Krallıklar ilk kitap olduğundan dolayı büyü bakımından biraz zayıf kalmıs. İkinci kitaptan itibaren elementia üzerinde daha çok durulacağına eminim. Kitapta kullanılan dil oldukça akıcı ve sade. Hikaye okuyucuyu bunaltmıyor. Çevirilen her sayfayla birlikte heyecan katsayısı da artıyor. Özellikle Morgan'ın, George R.R. Martin edasıyla kesip biçtiği birkaç karakterden sonra daha temkinli adımlarla ilerlemeye başlıyorsunuz. Savaş sahnelerindeki heyecanı ve hüznü birebir hissedebiliyorsunuz.

Yıkılan Krallıklar konusunda cidden arada kaldım. Muhtemelen ikinci kitaptan önce bir kere daha okurum. Serinin ilerleyen kitaplarla daha da güzelleşeceğine, karakterlerin kendilerini toparlayacağına yönelik inancım tam. Zaten kitabın sonunda olaylar bütünüyle bambaşka bir evreye taşındı. İşin içinde artık tanrılar var *-* Morgan iyi bir yazar. Sorularımızı cevapsız bırakmayacaktır. Yine aynı şekilde ilerleyen kitaplarda Mitika'ya dair daha çok bilgi verileceğine eminim. Umarım ikinci kitaptan itibaren ayrıntılı bir Mitika haritası kitaplara eklenir. O büyük kuşatma ve savaş sahnelerinde haritanın eksikliğini yaşamadım desem yalan olur. Geniş alana yayılan fantastik öykülerde harita şart. Öyle işte ya. Siz bana bakmayın abi. Bu ara bir mükemmeliyetçilik var üstümde. İyisi mi alın okuyun. DEX sonuçta bu. Kötü kitap çıkarmaz *-* Ya da durun! Siz önce Dex sponsorluğunda yaptığımız çekilişimize katılın, bakarsınız 3 kitaptan biri sizin olur.


a Rafflecopter giveaway

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...