Charlaine Harris - Peri Ölüsü / Dead and Gone (Sookie Stackhouse #9) Yorumu

Peri Ölüsü
         Okuoku | Goodreads
Kategori: Roman - Günümüz
Yazar: Charlaine Harris (Çeviren: Deniz Evliyagil)
Üretici: Artemis Yayınları 
Liste Fiyatı: t 18,00
Sayfa Sayısı: 368

Tuhaf ve seksi garson kız Sookie Stackhousea kapılmamanın yolu yok. Bizi de al Sookie! Bizi de!
Louisiana, Bon Tempsda yaşayanlar, vampirlerle ilgili çok az şey biliyor. Kurtadamlarla ilgiliyse hiçbir şey. Tabii herkesin sevgilisi ve her şeyden haberdar -istemeden de olsa- Sookie Stackhouse dışında. Ta ki o güne kadar... 
Çünkü, kurtadamlar ve şekil-değiştiriciler kendilerini ölümlü dünyaya ifşa etti. 
Ve bunun hiç de hoş sonuçları olmadı. Sookienin yakından tanıdığı biri, feci şekilde can verdi. Ancak Sookienin katili bulmak konusundaki kararlılığı, karşılaştığı daha büyük bir sorun yüzünden yok olup gidecekti. Vampirlerden ve kurtadamlardan çok daha yaşlı, güçlü ve gizemli bir doğaüstü ırk, savaşa hazırlanıyordu. 
Ve Sookie, bu savaşın ortasında, yemin bizzat kendisiydi. 

Şahane... Harris, doğaüstü dünyaları müthiş bir mizah anlayışıyla bizim dünyamızla birleştiriyor.
-Tulsa World

Sevgili kahramanımız Sookie Stackhouse için işler kızışıyor. Yalnızca tek bir kazanan olacak.
-Booklist

Alışılmış vampir hikayelerine sihirli ve gizemli bir soluk geldi.
-Houston Chronicle

Peri Ölüsü, okundu ve bitti. Peki güzel miydi? İşte orada birkaç problem var.
Sookie Stackhouse genel olarak beğendiğim bir karakter. Tamam belki o kadar dişli biri değil hatta birçok kadın karaktere göre daha naif ve kırılgan ama onda beni çeken bir şeyler var.
  
Son birkaç kitaptır vampir siyaseti ve Katrina sonrası kurulan yeni düzene alışma çabalarına boğulmuştuk biliyorsunuz. Peri Ölüsü'nde ise daha fazla vampir siyaseti yok onun yerine peri prenslerinin çarpışması var. Daha önce Sookie okumamışlar için spoiler içerdiğini belirttikten sonra incelemeye geçebiliriz

Sookie'nin peri, büyük-büyükbabası Niall'ı hatırlarsınız. İşte bu kitapta onun düşmanları, periler arasındaki görüş farklılıkları ve bunun Sookie üstündeki etkilerini görüyoruz ama durun bütün bunlardan önce mükemmel gelişmeler var. Çift-Doğalılar ikinci kimliklerini tüm dünyaya açıkladılar. Vampirler gibi ölü olmamaları ve hayatlarının büyük kısmını insan olarak geçirmeleri büyük tepkilerin olmasını engelledi. Bu arada Vegas'taki büyük patlamada Sookie ve Barry telepatik güçlerini birleştirerek yetkililere yaralıları bulmakta yardım ettiler ya işte bu FBI'ın dikkatini çekmiş ve Sookie'nin araştırılması için iki dedektif yollamışlar. 

Sam'in ailevi sebepler yüzünden şehir dışına çıkmasıyla Merlotte'un yönetimi kısa süreliğine Sookie'nin omuzlarına yüklenir. Tamda bu sırada Jason'un eski eşi Crystal'in Merlotte'un arkasında çarmıha gerilmesi ile olaylar başlar. Crystal'in çivilenmiş el ve ayaklarının panter biçiminde olması bunu Çift-Doğalılara karşı bir nefret gösterisi olarak yapıldığının işaretlerini vermektedir. İlk şüpheli Crystal'in aldattığı eski eşi ve çocuğunun babası Jason olsa da bunun asılsızlığı çok kısa bir sürede ortaya çıkar. Kitap için ilk düşüncem Crystal cinayet üzerinde ilerleyeceği yönündeyken olaylar Breandan denilen peri prensinin yönetimi Niall'dan almak için ona savaş açmasıyla değişir. Breandan, Niall'ın aksine insan ırkından nefret eden, bizim dünyamız ile peri dünyası arasındaki geçitlerin kapatılıp insanlar ile periler arasındaki ilişkinin tamamen kesilmesini destekleyen birisidir. İnsanlar ile perilerin melez çocuklarından ne kadar nefret ettiği artık siz düşünün. 

Breandan, Niall'ı savaştan çekmek amacıyla yandaşlarını Sookie'yi öldürmeleri için dünyamıza yollar.  İlk öldürme girişiminden şans eseri kurtulan Sookie, kurtadamların ve vampirlerin korumasını talep eder ve bundan sonra birçok kaybın yaşandığı perilerin çarpışması son sürat yaşanır.

Kitap ile ilgili düşüncelerim çok karışık. Kötü bir kitap değil ama birçok şeyin pat diye yaşanıp bitmesi oldukça rahatsız edici. En basit örnek Sookie ve Eric bir anda nişanlanması ! Dermont adında Sookie'nin peri büyük babasının melez kardeşi ortaya çıktı ama niye çıktı ne amaçla oradaydı anlayamadım. Hunter bir ara adından bahsettirdi ama devamı gelmedi, FBI ajanları niye geldiklerini unutup sonra olay örgüsünde kaybolup gittiler, hele ki savaşın sonunda verilen karar sinir katsayılarını tavana vurdurdu. Kitabın güzel yanları yok muydu vardı elbet ama benim beklentilerimi pek karşılamadı. İlerleyen kitaplarda bütün bunların toparlanacağına eminim. Harris beklentilerimi boşa çıkarmaz diye düşünüyorum