23 Kasım 2013 Cumartesi

Jessica Spotswood - Günahkar Doğan [Yorum]

Günahkar Doğan (The Cahill Witch Chronicles #1)
Kategori: Roman, Fantastik, Büyü, Genç-Yetişkin
Yazar: Jessica Spotswood (Çeviren: Ayşe Tunca
Üretici: Aspendos Yayınları
Liste Fiyatı: t 18,00
Sayfa Sayısı: 360
Günahkar Doğan

Bir lütuf ile kutsanmış... Bir sır ile lanetlenmiş.

Herkes Cate Cahill ile kız kardeşlerinin tuhaf olduğu konusunda hemfikir. Fazla güzel, fazla münzevi ve fazla eğitimliler. Oysa kimsenin bilmediği şey, gerçeğin bundan da beter olduğu; onlar birer cadı. Ve eğer sırları Cemiyetteki rahipler tarafından keşfedilirse bu onlar için akıl hastanesi, yüzer hapishane veya erken yaşta mezar anlamına geliyor.

Annesi ölmeden önce Cate kız kardeşlerini koruyacağına dair ona söz vermiştir. Ancak rahibelik veya evlilik arasında seçim yapmasına altı ay varken bu sözünü tutması hiç de kolay değildir. Özellikle de annesinin günlüğünü okuyup ailesinin yıkımına yol açabilecek bir sırrı keşfettikten sonra… Onları kaderlerine götürecek alternatif yollar bulmak için her şeyi göze alan Cate, yasaklı kitapları karıştırmaya ve asi ruhlu yeni arkadaşlar edinmeye başlar. Bir yandan da çay davetleri, şaşırtıcı evlilik teklifleri ve ona hiç de uygun olmayan Finn Belastra ile yasak bir aşk arasında ne yapacağını şaşırmıştır.

Eğer annesinin yazdıkları doğruysa Cahill kızları güvende değildir. Kendilerini rahiplerden, rahibelerden, hatta birbirlerinden bile sakınmaları gerekecektir.

Herkese merhaba *-* Kısa bir aradan sonra harika bir kitabın yorumuyla yeniden karşınızdayım. Aslında bu, Günahkar Doğan'ı ilk okuyuşum değil. Geçtiğimiz sene yine bu vakitlerde okuyup bitirmiş, son sayfayı çevirdikten sonra kitabı duvardan duvara fırlatmıştım -,- Verdiğim tepkiyi çok iyi hatırlıyorum çünkü ikinci seferde de aynısını yapmamak için epey uğraştım. Tamam bak yaptığım şeyle gurur duymuyorum. Her şeyi geç kitap yıpranıyor sonuçta ama, kendimi durduramadım. Zaten geç açılan bir kitap, ilk bir kaç bölümü ıkına-sıkıla okuyorsunuz, sonra bu bir patlıyor durdurabilene aşkolsun. Hele bir yerden sonra kendinizi öyle bir kaptırıyorsunuz ki ne ara okumuşsunuz, ne ara bitmiş anlamıyorsunuz. Ve gerçekten çok fena bir yerde bitiyor. İşin en kötü yanı ikinci kitap yok. Gel de şimdi duvardan duvara fırlatma. Tabi geçen sene için söylüyorum bunu. İkinci kitap geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı. Hatta siz bu satıları okurken ben onu yarılamış bile olabilirim *-* Cadıları konu alan kitapları seviyorsanız sizleri şöyle alayım.

Cate ve kardeşlerinin hikayesi; kadın olmanın gerçekten çok zor olduğu, kadınların gerek dini gerekse toplumsal baskılar sonucunda sindirildiği, erkek hegemonyasının hüküm sürdüğü zamanlarda geçiyor. Bu dönemin insanları için cadılık öyle efsaneden falan değil. Eğer cadı olarak itham edilirseniz -gerçekten cadı olup olmadığınız önemli değil- sonunuz, ya akıl hastanesi ya ölüm. Gerçek cadılar yok mu peki? Var tabi, olmaz olur mu. Bak mesela bizim kızların üçü birden cadı.

Cahill ailesi, genel olarak gözlerden uzak kalmaya çalışmış bir aile. Özellikle annelerinin ölümünden sonra Cate, Maura ve Tess kendilerini sosyal hayattan daha da bir uzak tutmaya başlamışlar. Bunun böyle olmasının  geçerli bir sebebi var tabi. Dedim ya bu kızların üçü de cadı. Ve ana karakterimiz olan Cate, kendisininki de dahil olmak üzere kardeşlerinin cadı güçlerine güvenmiyor. Haksız da değil yani. İnsanlar arasında yapılacak ufak bir dikkatsizlik, en iyi ihtimalle ölümlerine sebebiyet olur.

Tabi bu uzak durmaların kötü yanları da var. Mesela bizimkiler diğer kızlar gibi çay ya da yemek davetlerine çağrılmıyorlar. Sonra, onlar için belirlenmiş talipler falan yok. Ki o dönemde, kızlar 17 yaşlarına bastıklarında ya nişanlandıklarını halka açıklarlar, ya da evlilikten vazgeçip rahibelere katılırlar. Rahibelere katılmak istemiyorsunuz ama talibiniz mi yok. Hiç sorun değil. Rahipler meclisi sizin için kör-topal birilerini bulup şakdanadak evlendirir. Maura ve Tess'in henüz bununla ilgili kaygılanmasına gerek yok ama Cate'in çok az bir zamanı kaldı. 

Yazının başında da dediğim gibi ilk bölümler biraz ağır ilerliyor. Bütün o rahiplerin zırvalarını, toplumsal baskıyı, Cate'in cadı güçlerini sevmekle sevmemek arasında gelip gidişlerini okurken sıkılmadım değil. Fakat daha sonra mürebbiye Elena'nın gelişi, kızların topluma karışması, büyü yeteneklerini güçlendirmeye başlamaları, Cate ve Paul arasındaki ilişkiler, Finn'in olaylara dahil olması, seçim gününün her bölümle birlikte kısalmasının verdiği heyecan ve tüm düzeni kökten değiştirecek kehanetin ortaya çıkışı ile kitaba bağlandım kaldım *-* 

Valla sizi bilmiyorum ama ben, kime güvenip kime güvenemeyeceğimizi kestiremediğimiz kitaplara bayılıyorum. Dozunda kullanıldığında, aşk üçgenleri de harika oluyor. E elimizde çözülmesi gereken bir kehanet var. Daha ne olsun *-* Tamam, kabul ediyorum öyle çok ahım şahım koşuşturmacalar falan yok. Ama kesinlikle sürprizlerle dolu bir kitap. Ya öyle ki, çoğu sahnede ağzım açık kalakaldım. Yiğidi öldür hakkını yeme. Çevirisinden ve akıcılığından bahsetmiyorum bile. Zaten eğer cadılarla ilgili kitapları seviyorsanız, bu seriyi de seveceksiniz demektir. Bir şans verin ^-^




4 yorum:

  1. İnanılmaz merak ettim şimdi. Hem ikinci kitabı da eğer çıktıysa hemen alıp ilk kitaptan başlamalı..Çok teşekkürler selam ve sevgiler..:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkinci kitabı çıktı evet ve harika ilerliyor *-* tavsiye ederim. Beğenmenize sevimdim :D

      Sil
  2. Cadılarla ilgili hiç kitap okumadım ve bu kitap ilgimi çekti. Böyle fantastik hikayeleri zaten severim. Yorum için elinize sağlık. :) Bu arada ben de bu blog dünyasında yeniyim, beklerim! Kitap yorumları da yapıyorum. :) ortaboypopcorn.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim. Okuyacağını umarak şimdiden keyifli okumalar diliyorum :D Blogunu takibe aldım aramıza hoşgeldin :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...