Alice Ölüler Diyarında (Alice In Deadland #1)
Okuoku | Goodreads
Kategori: Roman, Distopya, Fantastik, Post Apokaliptik
Yazar: Mainak Dhar (Çeviren: Osman Çakmakçı)
Üretici: Elf Yayınları
Liste Fiyatı: t 16,00
Sayfa Sayısı: 262
Uygarlığın sona erdiği Dünya'da, Ölüler Diyarı diye anılan verimsiz topraklarda hayatta kalmaya çalışan insanların başında bir başka ölümcül tehdit vardı; mutasyona uğramış insanlardan oluşmuş Isırıcılar ordusu...
On beş yaşındaki Alice'in tüm yaşamı, bu her yönüyle hastalıklı topraklarda geçmiş, eğitiminin tamamı Isırıcılar'a karşı hayatta kalabilmek için silah ve bıçakların en iyi nasıl kullanılacağından oluşmuştu.
Nöbet tuttuğu bir gün 'Tavşan Kulaklı Isırıcı'nın aniden arazide yok oluşuna şahit olur. Isırıcı'nın peşinden gittiğinde ise onun kaybolduğu deliğe düşer.
Alice burada kendi yaşamını ve Ölüler Diyarı'nda yaşayan tüm insanların kaderini sonsuza dek değiştirecek bir maceranın içine sürüklenir.
Şu son dönemde yaşadığım sıkıntılar sebebiyle kitaplardan biraz uzak kaldım. Konusu dahi geçmezken, öyle bir anda yeniden taşınma mevzusu ortaya çıktı. İnsan, alıştığı artık aşina olduğu yerleri ve dostlarını geride bırakmak istemez. E dolayısıyla bu konu hala canımı sıkıyor. Hem olayları sindirmek hem de yaşadığım yere daha fazla zaman ayırmak adına okumaya biraz ara verdim. Alice'in günlerce benimle birlikte dolanmasına sebep olan şey de bu. Tamam hepsi bu değil, kitabın eksik bulduğum bazı yerleri de oldu ama yine de oldukça sürükleyici ve bana göre keyifli bir kitap. Kendimi Alice'in dertlerine o kadar kaptırdım ki bir süre kendimden uzaklaştım, iyi geldi.
Alice Ölüler Diyarında ile ilgili şunu belirtmem gerekiyor. Bu kitap, Alice Harikalar Diyarında parodisi yada onun zombi versiyonu değil. Lewis Carroll'un yarattığı Harikalar Diyarı'nın, Ölüler Diyarı için büyük bir ilham kaynağı olduğu doğru. Ana karakterin isminden tutun, tavşan kulaklı ve şapkacıya kadar büyük göndermeler bulunduruyor. Hatta biraz daha ileri gidip Alice Harikalar Diyarında kitabını kutsal bir kitap yerine koyduğu da doğru ama bunu okuyunca göreceksiniz.
Alice, kendi yaşıtlarına göre daha güçlü, daha yetenekli ve her gününü hayatta kalmak için savaşarak geçiren 15 yaşında genç bir kız. Kitabın çoğu bölümünde bütün bu yaşananlar 15 yaşında bir kız için fazla dediysem de, günümüz şartlarında olmadıklarından için yaşının küçük olması çok fazla yadırganmıyor. Ayrıca distopya aleminde ne gençler, neler başardılar öyle değil mi? *-* Olayların geçtiği ölüler diyarı, büyük savaşların, devasa yangınların ve zombi istilasının öncesinde Hindistan'ın başkenti olan Yeni Delhi. Bu da benim için çok büyük bir yenilik. Daha önce zombi konusunu işleyen bir çok kitap okudum. Olaylar büyük çoğunlukla Amerika ve Avrupa'da işleniyordu. Hindistan benim için güzel bir değişiklik oldu
Alice Gladwell, babasının da önderlik ettiği büyük bir grupla birlikte yaşayan yeni dünyaya, yeni düzene doğan çocuklardan biri. Babası, annesi ve kardeşleri zombi öncesi dönemi hatırladıkları için neleri geride bıraktıklarının farkındalar. Alice ise ailesinin anlattıkları dışında geçmişe dair pek bir şey bilmiyor. Alice için bu dünyada yaşamak bu yüzden daha kolay. Çünkü, çok küçük yaştan itibaren zombi/ısırıcı avla, yaşamak için savaş, zombileri/ısırıcıları yaşam alanının etrafından uzak tut düşüncesiyle büyümüş. Küçük kızların oyuncak bebeklerle oynayabilecek kadar boş zaman bulabildiklerini aklı almıyor.
Olaylar, Alice'in ava çıktığı bir günde başlıyor. Alice için o günün diğer günlerden pek bir farkı yok. Her zamanki gibi karşısına çıkma şanssızlığına düşen ısırıcıları büyük bir ustalıkla avlıyor. Ancak bir tanesi, muhtemelen dönüştürüldüğünde bir partide olan tavşan kulaklı ısırıcı, Alice onu vuramadan bir anda ortadan kayboluyor. Isırıcıların yer altında bir karargahı olduğu düşüncesi herkesin bildiği ancak doğruluğu kanıtlanamamış bir şey. Eğer Alice, karargaha giden yolu bulabilirse ailesine ve yaşadığı topluma büyük yararı dokunabilir. Bu yüzden hiç vakit kaybetmeden ısırıcının kaybolduğu yere gidiyor. Ama bilmediği bir şey var. O delikten düşüp, kendisini ısırıcıların kraliçesi ilan etmiş Dr. Protima ile tanıştıktan sonra, Alice için hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır.
Alice Ölüler Diyarında, insanlığın ne denli kontrolden çıkabileceğini, tanrı rolünü üstlenmeye nasıl meraklı olduğunu, insanların gözlerinin nasıl ustalıkla bağlanıp, görülmesini istenilenin gösterilip, görülmesi istenmeyenin ise nasıl usulca perdelendiğini, insanoğlunun bilinmeyeni/farklı olanı kabullenmekten yada anlamaya çalışmaktan kaçıp, nasıl yok etmeye yöneldiğini anlatan başarılı bir kitap. Zombileriyle, yarattığı post apokaliptik atmosferiyle, yaşanan olaylarıyla gayet göz doldurucu. Eksik yönleri yok muydu? Vardı tabi. Yeri geldi konu durgunlaştı, yeri geldi kitaptan koptum ama yine de iyiydi. Özellikle kitabın sonunda yaşattığı o duygular muhteşemdi.
İncelemem için kitabın bir kopyasını bana yollayan Elf Yayınları'na çok teşekkür ederim. Ayrıca yakın zamanda bununla ilgili bir gönderi yayınlamıştım ama görmeyenler için tekrar edeyim. Alice'in devam kitabı Öldüren Aynanın İçinden bu hafta raflarda yerini alıyor. Eğer post apokaliptik tarzı seviyorsanız, felaket sonrası yeni kurulan yeni bir dünya atmosferi hoşunuza gidiyorsa memnun kalacaksınız demektir. Hem ikinci kitabıda çıkmış olur araya kitap koymadan arka arkaya okumuş olursunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder