5 Temmuz 2013 Cuma

Philip Reeve - Mortal Engines/Yürüyen Kentler İncelemesi

Yürüyen Kentler(The Hungry City Chronicles #1)
Kategori: Roman, Distopya, Post Apokaliptik, Steampunk
Yazar: Philip Reeve (Çeviren: Müren Beykan + Fulya Yavuz)
Üretici: ON8 Kitap
Liste Fiyatı: t 18,00
Sayfa Sayısı: 352
Uzak gelecekte, 60 Dakika Savaşları'nın sonrasında bildiğimiz dünyadan eser kalmamıştı. Tekerlekler üstünde "yürüyen" Londra kenti, eski Kuzey Denizi'nin kurumuş yatağı boyunca, küçük kentleri kovalıyordu. Tarihçiler Loncası'nda Üçüncü Sınıf Çırak Tom, kızına âşık olduğu baştarihçinin canını kurtarmaya çabalarken, kendini suikastçı Hester'la birlikte, mahvedilmiş bir dünyada, acımasız bir düzende var olma savaşının içinde buldu...

2002 Gold Nestle Smarties Ödülü
2003 Blue Peter Yılın Kitabı Ödülü

"Tom, yarı baygın Hester'ı kolundan kavradı. Tezgezerli adamlardan biri, kaçmalarını engellemek için hamle yapmıştı ki, kırmızı paltolu kadın adamın önüne dikildi: "Onlar benim yolcularım. Fiyatta anlaşmaya çalışıyordum!"
"Onlar bizim kölelerimiz!" diye haykırdı Wreyland, kadını itekleyerek. "Tom Nitsworthy ve arkadaşı. Onları Dış Topraklar'da buldum. Kural kuraldır. Mal bulanındır..."
Mükemmel! Mükemmel! Mükemmel! Yani aslında şu an buraya ne yazarsam yazayım kitabın bende yarattığı etkiyi tam anlamıyla aktarabileceğimi sanmıyorum. Harikaydı! Hiç bitmesin istedim ama ne yalan söyleyeyim o sayfaları çevirmeyi bırakacak gücü kendimde bulamadım. Kitabın sonunu görmem gerekiyordu. Neyse ki serinin üç kitabı daha var. Macera daha yeni başladı. Hatta belli mi olur bakarsın On8 bu olayların öncesini anlatan Fever Crumb'ıda bizlerle buluşturur.

Dünya artık bizim bildiğimiz gibi bir yer değil. 60 Dakika Savaşları'ndan önce insanlık ne kadar gelişmiş, teknoloji ne kadar ilerlemiş onu şu an için bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey o savaşlardan sonra, bizlerden ve sahip olduğumuz teknolojiden geriye pek bir şey kalmadığı. Ekosistemin ne denli yıpranmış olduğunu tahmin etmişsinizdir. Sürekli yaşanan doğal afetler sebebiyle dünyanın dengesi bozulmuş ve doğal kaynaklar tükenmeye yüz tutmuş vs. vs. Peki bu savaşlardan kurtulanlar olmamış mı? Olmuş tabi. E insanın olduğu her yerde muhakkak bir gelişme, bir adapte olma hali de olacaktır.  İşte o insanların kurduğu bu yeni düzende, şehirler, kentler, kasabalar ve köyler hareket halinde! Yürüyorlar, avlanıyorlar, kendilerinden küçük yerleşim yerlerini yiyerek hayatta kalmaya devam ediyorlar.


Şu zamana kadar bu türde az da olsa gerçekten iyi kitaplar okudum ama Yürüyen Kentler kesinlikle en iyisi. Reeve'in hayal gücüne hayran olmamak elde değil. Hadi ama, sonuçta yürüyen ve avlanan şehirlerden bahsediyoruz burada *-* Hani niye bu kadar çok beğendim diye bakıyorum. Abi, kitabın içinde özlediğim her şey var. Bir kere tempo, baştan sona kadar hiç düşmüyor. Durağan tek bir bölüm bile yok. Sürekli oradan oraya bir koşuşturmaca değil demek istediğim. O da var tabi ama yaşanan olayların, okuyucuyu düşünmeye zorladığı yönleri de var. Sonra öyle vıcık vıcık aşklar falan yok. Her şey dozunda ve yerinde kullanılmış. Kentlerin kentleri yediği acımasız bir dünya var karşımızda. Bir şeylerin yapılmasını, bir şeylerin düzeltilmesini bekliyorsunuz. E yani gerçeği söylemek gerekirse böyle bir atmosferde öyle vıcık vıcık aşk olayları abes dururdu zaten. Kitabın sevdiğim yanlarından biri de erkek karakter anlatıcılı olması. Hatta geçenlerde bu konuyla ilgili Esen ablayla da konuşmuştuk. Sürekli kadın karakter anlatıcılı kitapları okumaktan ne kadar sıkıldığımı söylemiştim kendisine. Yanlış anlaşılmasın o kitapları da seviyorum ama insan arada bir yenilik istiyor. Tamam burada da bütün bölümler Tom'un ağzından anlatılmıyor ama en azından ağırlık onun üstünde.


Olaylara girmeden önce kitabı anlayabilmeniz için birkaç küçük bilgi vermem lazım. Merak etmeyin hiç biri spoiler değil, yani rahatça okuyabilirsiniz. Londra'da halk belli bir kast sistemine göre sınıflandırılmış olmasa da, zengin ve fakir olarak birbirlerinden ayrılmış durumdalar. Zenginler kentin üst katlarında, fakirler durumlarına göre  daha alt katlarında yaşıyorlar. Kentte, tarihçiler, mühendisler, ayrıştırıcılar ve seyrüseferciler gibi belli başlı meslek grupları var. Bu meslek grupları içinde bulunan çocuklarda aile durumlarına göre birinci sınıf ya da üçüncü sınıf çırak olarak eğitim görüyorlar. Birinci sınıf çırakların daha sonra eğitim aldığı mesleğin lonca üyesi olma şansı varken, üçüncü sınıf çıraklar sadece getir götür gibi ayak işleri yapıyorlar.

Kahramanımız  Tom, Londra'da yaşayan üçüncü sınıf bir tarihçi çırağı. Yaşantısından çok memnun olmasa da elindekiyle idare etmesi gerektiğinin farkında. Her ne kadar o bunu bilmese de Tom'un kaderinde çıraklık değil, kahraman olmak var. Her şey Londra'nın, saklanmayı bırakıp yeni avlar aramak için harekete geçmesiyle başlıyor. Ve ilk avla birlikte Tom'un kaderi de yavaş yavaş şekillenmeye başlıyor. Avlanan kentte tarihçiler için işe yarar bir şeyler var mı diye araştırmaya yollanan Tom, burada hayranı olduğu baştarihçi Valentine ve kızıyla birlikte çalışma imkanı buluyor. Sizlere Tom'un kaderini değiştiren olayın, Valentin'i yeteneklerine hayran bırakıp, bu sayede yüksek mevkilere tırmandığını söylemek isterdim ama o zaman bütün o olaylar hiç yaşanmamış olurdu.

Hayır. Tom'un hayatını değiştiren olay, Valentine'e düzenlenen bir suikastı engelleyip, onun hayatını kurtarması oldu. Yani daha doğrusu kaçan suikastçıyı yakalamaya çalışırken öğrendiği bilgiler yüzünden, Valentine onu şehirden aşağıya attı. Dış topraklarda suikastçı kız ile birlikte kalakalan Tom'un macerası işte böyle başladı.

Bundan sonra yaşananları anlatıp heyecanınızı söndürmek istemiyorum. Çünkü olaylar birbirleriyle yakından alakalı ve vereceğim en küçük bilgi bile domino etkisi yaratabilir. Ama şunları bilmenizde de fayda var. Bu yeni dünyada, mobil yani Yürüyen Kentler olduğu gibi, yerleşik düzene geçmiş kentler de var. Mobil-Karşıtı insanlar ve Mobil Kentler sürekli bir çatışma halinde. Kitabı okudukça bu görüşlerin neden çatıştığını ve hangisinin neden haklı olduğunu sizde göreceksiniz.

Ayrıca şunu da söylemeliyim. Kitapta iki anlatıcı var. Bunlardan biri Tom, diğeriyse Valentine'in kızı Katherine. Her ne kadar babasının Tom'u şehirden attığını görmese yaşananlardan şüphelenen Katherine, olayları araştırdıkça babası ve şehir hakkında inanılmaz şeyler öğrenecektir. Kitabın temposunu yüksek tutan etkenlerden birisi de bu. Çünkü Tom sayesinde dış-topraklarda neler yaşandığını öğrenirken, Katherine sayesinde de Londra'nın uzun süren hareketsizliğini neden bozduğunu, kent ve Valentin hakkındaki gerçeklerin neler olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Ve bu iki kısım birbirine öyle güzel bağlanmış, öyle ustaca işlenmiş ki Reeve'e hayran kalmadan duramıyorsunuz.

Kitaptaki bütün karakterler harika. Her biri öyle güzel kurgulamış ki, kendinizi çabucak onların yerine koyabiliyorsunuz. Tom'un yaşadığı bütün o şaşkınlığı, yeni  hayatına adapte olma çabalarını, kendisiyle olan mücadelesini; suikastçı kız Hester'in yaşamış olduğu olayları, kendinden utanmanın verdiği ağır yükü, duyduğu intikam arzusunu; Katherine'nın öğrendiği her gerçekle birlikte yaşadıklarına ve babasına olan düşüncelerinin nasıl değiştiğini bire bir hissedebiliyorsunuz.

Başta da dedim gibi, buraya ne yazarsam yazayım kitabın şu anda bende bıraktığı etkiyi tam olarak yansıtamayacağım. O yüzden siz iyisi mi, gerçekten güzel bir kitap okumak için en kısa zamanda Yürüyen Kentler'e başlayın. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. Son olarak, beni kırmayıp incelemem için kitabın bir kopyasını yollayan On8 Kitap ailesine çok teşekkür ederim. Benim için macera kaldığı yerden devam ediyor. Serinin ikinci kitabını da geçenlerde arkadaşım hediye etmişti *-* Yani siz bu satırları okurken ben büyük ihtimalle ikinci kitapta kaybolmuş olacağım. İhanet Altını yorumunda görüşünceye kadar kendinize iyi bakın ^-^

10 yorum:

  1. Çok iştah açıcı bir yorum okudum!

    Misss gibi kitap kokusu burnuma geliyor, okunması gereken onlarca kitabı bırakıp alasım var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :)

      Yürüyen Kentler, gerçekten çook güzel. Hepimiz okunacak onca kitabımız olmasına rağmen ara ara küçük kaçamaklar yapıyoruz yahu *-* Bence önümüzdeki hafta sonu için kendinize bu izni verin pişman olmayacaksınız

      Sil
  2. Kitabın kapağı zaten al beni diyor , şahsen bende sürekli kadın kahramanın anlatmasından sıkıldım daha değişik bir kitap olduğu için almak istiyorum ama listem keşke uzun olmasaydı :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine sen bilirsin ama bence öne alınmayı hak ediyor :)

      Sil
  3. Meraklandım bende konusuda çok güzelmiş

    YanıtlaSil
  4. çok merak ettim şimdi ama:)

    YanıtlaSil
  5. Bn bu ktbı okdm. Çk gzl 1 ktp. Mtlka oknmsı grkyo.

    YanıtlaSil
  6. daha yarıdayım ama hız kesilmiyor okdukça okuyası geliyor insanın :D okmunazı tavsiye ederim

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...