1 Temmuz 2013 Pazartesi

DEX Şöleni | Kimberly Derting - The Pledge/Yemin İncelemesi


Yemin (The Pledge #1)
Kategori: Roman, Genç-Yetişkin, Distopya, Büyü
Yazar: Kimberly Derting (Çeviren: Delal Aydın)
Üretici: DEX
Liste Fiyatı: t 17,50
Sayfa Sayısı: 256
Burası Ludania, yaşam koşulları zor bir ülke. Toplum, katı sınıflara ayrılmış durumda ve her sınıf kendi dilini konuşmak zorunda.

En küçük bir sınır ihlali, örneğin üst sınıfa mensup birinin gözlerine bakmak bile, anında idam sebebi.

On yedi yaşındaki Charlaina, küçüklüğünden beri her sınıfın dilini anlama yeteneğine sahip; ve bu yeteneğini kendini bildi bileli herkesten saklıyor. Kendini özgür hissettiği tek yer, artık birer uyuşturucu pazarına dönmüş yeraltı klüpleri. Buralarda insanlar baskıcı kurallardan sıyrılıp kısa süreliğine de olsa rahat bir nefes alabiliyorlar.

İşte Charlaina da burada son derece çekici ve gizemli bir gençle tanışıyor, adı Max. Ve Max, daha önce Charlainanın hiç duymadığı bir dilde konuşuyor. Charlaina neredeyse sırrını açık etmek üzere.

Onu görer görmez çarpılsa da Maxin hangi tarafta olduğundan bir türlü emin olamıyor. Sık sık yinelenen acil durum tatbikatları birden gerçeğe dönüşüp de şiddet ve vahşet ülkede kol gezmeye başladığında Charlainanın yeteneğinin neye hizmet ettiği anlaşılıyor: Ülkesini zalim bir rejimden kurtarmak.

Zamansız ve mekansız bir üçlemenin ilk kitabı olan Yemin, sınıf gerçekliğini dil üzerinden sembolize ederek katı toplumsal ayrımlara dikkat çekiyor. Karanlık, soğuk ve katı rejimlerin toplumlar üzerindeki baskısını gösterişli ve sürükleyici bir macerayla betimliyor.
Büyük bir hevesle başladığım ama özel sebepler yüzünden devam ettiremediğim DEX Şöleni, nihayet başladı *-* Öncelikle bu zamana kadar sarktığı için herkesten özür dilerim ama eminim şu anki hali daha çok hoşunuza gidecek. Blogger arkadaşlarım Damla, Emin ve Fehiman'la birlikte üzerinde birkaç değişiklik yaptık. Yine tabi ki herkese açık bir etkinlik. Temmuz ayı boyunca okuduğu Dex'lerle Şölen'e katkıda bulunmak isteyen herkese kapımız açık. Üstelik herkesin aynı kitabı okuması gibi bir zorunlulukta yok. Örneğin bu hafta şu Beni Seç'i, öbür hafta Obsidiyen'i okuyacağız demiyoruz. Hangi kitabı okumak istiyorsanız onunla katılın. Böylece çok daha fazla DEX kitabını okuyup yorumlamış olacağız. Blogum yok ama ben de katılmak istiyorum diyorsanız, yorumlarınızı Kitap Dostları'yla Blog Turları Facebook Sayfası'na yollayabilirsiniz *-* 

Şimdiii gelelim Yemin'e. Şölen'e başlarken sevdiğim kitaplara öncelik vermek istedim ve bu yüzden oturdum tekrar okudum. Aynı heyecanla okundu ve malesef yine bitti. Kitabın çok farklı bir havası var ama ne yazık ki hakkettiği ilgiyi görebilmiş değil. Kim bilir belki bu yorumdan sonra bir kaç kişinin daha dikkatini çeker.

Ludania, kast sisteminin hüküm sürdüğü, katı kuralları olan ve yaşam koşullarının çok zor olduğu bir ülke. Toplum, Kraliyet ailesi, müşavirler, tedarikçiler ve hizmetçiler sınıfı olmak üzere dörde ayrılmış durumda. Dışlanmışlar da var ama onlar toplumdan sayılmıyor. Sınıflar arasında büyük uçurumlar var. Yaşadıkları yerler, eğitim biçimleri, meslekleri ve hatta konuştukları diller bile ayrı. Kendi sınıfının dili ve ortak dil olan Anglesçe hariç diğer sınıfların dilini öğrenmeye çalışmak, öğrenmeyi çalışmayı geç başka sınıfa ait biri kendi dilini konuşuyorken onun yüzüne bakmak bile isyan sebebi sayılıyor ki bunun cezası ölüm.

Konu distopyalar olunca, o kitabın beni nasıl şaşırtacağını inanın tahmin edemiyorum. Hele ki Yemin'de olduğu gibi distopya ve büyü birlikte harmanlanmışsa *-* Olayların içeriğine dair çok fazla bilgi verip heyecanınızı söndürmek istemiyorum ama spoiler vermeden nasıl anlatabilirim onu da tam olarak bilemedim. Yine de elimden geldiği kadar kendimi tutacağım.

Charliana yani Charlie, tedarikçiler sınıfına ait genç bir kız. Okula gidip, eğitim olabilecek kadar şanslı olanlardan hemde. Ailesiyle birlikte şehrin yaşanabilir kısımlarından birinde yaşıyor. Dışardan baktığında diğer tedarikçi kızlardan hiçbir farkı yok. Hatta en yakın arkadaşı Brooklyn gibi dikkatleri çeken bir güzelliğe de sahip değil. Ama onun herkesten sakladığı bir sırrı var. Charlie bütün sınıfların dilini anlayıp, konuşabiliyor. Sırrını korumak adına kimseyle konuşmuş değil tabi ama yani sonuç olarak bunu yapabiliyor. Sırrının ortaya çıkması ise an meselesi! Bunun sebebi ise, gittiği bir gece kulübünde tanıştığı gizemli çocuk Max. Çünkü Max, Charlie'nin daha önce duymadığı bir dilde konuşuyor. 

Ludania'ya dönecek olursak, şunu demem gerekir ki orada işler gerçekten çok karışık. Ülkeyi yöneten kraliçe çok yaşlı ve yerine koyabileceği bir prensesi yok. İlk bölümü okuduğunuzda görev değişiminin nasıl olduğunu anlayacaksınız. Spoiler olacağını düşünmediğim için size şu kadarını söyleyebilirim. Beden ölse bile ruh devamlılığını sürdürüyor. Kraliçeler sadece  Asil kan taşıyan kızlar arasından seçiliyor ve dediğim gibi şu anda yönetimde olan kraliçenin bir varisi yok. Aslında yerine koyabileceği bir prenses var ama, o da ne yazık ki uzun zaman önce kaybolmuş. Bütün bunların yanı sıra birde kraliçenin rejime karşı gelen direnişçi gruplar var. Bu gruplar yüzünden halk sürekli diken üstünde. Onların iyi mi yoksa kötü mü olduklarına okudukça karar vereceksiniz. 

Bölümler ilerleyip Charlie, kendisi ve ailesi hakkındaki sırları ortaya çıkardıkça, karakterlere olan güvenimizi de sorgulamaya başlıyoruz. Çünkü ne Max'i ne de direnişçileri tam anlamıyla tanıyoruz. Yeri geliyor yazar öyle bir yerden vuruyor ki "aaa bak bu bile böyleyse, başka neler neler olabilir" dedirtiyor. Charlie, ülkenin geleceği için önemli bir role sahip. Ancak kiminle yol alması gerektiği konusunda bazı şüpheleri var. Hayatı o kadar kısa bir zaman içinde değişiyor ki. Şüpheleri olması gayet normal.  Bir yanda görür görmez aşık olduğu ama kim olduğunu bilmediği Max, diğer yanda bu zamana kadar bambaşka bir gözle baktığı özgürlük isteyen direnişçiler ve bir diğer yanda da kendine yeni bir beden arayan kutsal Kraliçe.  Charlie, ailesi ve dostlarıyla birlikte olduğu eski yaşantısına dönmek istese de artık bir seçim yapmalı ve hangi tarafın yanında olduğunu belirlemeli.

Yemin, gerçekten çok beğendiğim bir kitap. Diyorum ya ikinci kez okuyorum ve hala aynı yerlerde heyecanlanıp aynı yerlerde sinirlenebiliyorum. Özellikle o son sayfaları nefesimi tutarak okudum. Bunu yapabilen kitapların sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Kitap, Charlie'nin ağzından anlatılsa da Kraliçe'ye ve diğer karakterlere de söz hakkı tanınıyor. Bu sayede hem Kraliçe'nin hem de direnişçi grubun planlarına yakından şahitlik ediyorsunuz. Max ile Charlie aşkı öyle yapış yapış aşklardan değil. Zaten böyle bir ortamda o tarz bir birliktelik abes kaçardı. Charlie ve kardeşinin arasındaki ilişki ise muhteşem. Kitabın içerisinde birçok bilinmeyen var. Tamam şimdi yalan söylemeyeyim, çoğunun nasıl çözümlenebileceğini önceden tahmin edebiliyorsunuz ama karakterler ve olaylar öyle  ustaca kurgulanmış ki ne kitaptan aldığınız haz ne de olayların devamında ne olacağına yönelik heyecanınız azalıyor.

Kitap öyle bir yerde bitti ki, geride bir sürü soru işareti kaldı. Devamını uzun zamandır bekliyorum ama Dex'ten henüz bir haber yok. Yeterli ilgiyi görmediği için devam etmiyor da olabilirler.  Bana göre Dex'in en iyi kitapları arasında, yani devam etmemeleri gerçekten büyük bir kayıp olur. Biliyorum yeni çıkan bir sürü kitap var ama gerçekten güzel bir kitap okumak istiyorsanız Yemin'i öneririm. Umarım devamı için daha fazla beklemeyiz.


4 yorum:

  1. Benimde çok ilgimi çeken bir kitaptı dediğin gibi pek ilgi görmedi.Bu yazıdan sonra daha çok okumak isteyen olabilir:)

    YanıtlaSil
  2. Umarım öyle olur devamını merakla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Bir türlü okuyamadım bu kitabı ve ne zaman D&R'a gitsem hep almak istiyorum. :D Belki gidince alırım, konusunu daha bir merak ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle almalısın Mertcan :) yani ben iki kere okudum oğlum :P

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...