Labirent: Ölümcül Kaçış (Maze Runner #1)
Kategori: Genç-Yetişkin, Macera, Distopya
Yazar: James Dashner (Çeviren: Gizem Yeşildal)
Üretici: Pegasus Yayınları
Liste Fiyatı: t 25,00
Sayfa Sayısı: 408
Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur. Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayranda kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomasın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.
"Açlık Oyunları gibi distopik hikâyeleri sevenler Thomasla birlikte Kayranda maceraya sürüklenecekler."
-School Library Journal-
"Dashner gizemli, kışkırtıcı, yaratıcı ve sürükleyici bir romanla karşımızda."
-Barnes&Noble-
Labirent: Ölümcül Kaçış'ı incelediğimiz turumuzun son gününden herkese merhaba. Nasılsınız arkadaşlar? Ben mi? Eh işte, fena değil. Ne bileyim, bir gariplik var üstümde. Kırgınlık gibi, keyifsizlik gibi. Canım hiçbir şey çekmiyor. Tam kurtuldum derken tekrar hasta olmasam bari.
Gelelim kitabımıza. Uzun zamandır bir kitaba yorum yapmak için bu kadar zorlanmamıştım. Çoğunuz bu yorumdan sonra bana kızacaksınız biliyorum ama ne yapayım. Bunlar da benim düşüncelerim. Bende çoğunuz gibi Labirent'i büyük bir heyecanla beklemiş, çıktığını duyduğumda sevinçten çıldırmış, kitap elime geçince bir solukta okuyup bitirmiştim. Evet bir solukta okuyup bitirdiğim doğru. Peki sevdim mi? Mmmmhh işte o konu biraz karışık. Sevip sevmediğimi bilmiyorum ama hayal kırıklığına uğradığım bir gerçek.
Kitap, Thomas'ın Kayran'a çıkan asansörde uyanmasıyla başlıyor. Thomas, kim olduğuna, nerede olduğuna yada kaç yaşında olduğuna dair hiç bir şey hatırlamamaktadır. Geçmişine aklında kalan tek şey adı. Kayran'a ulaştığında buradaki çocuklar tarafından karşılanıyor ve hemen Kayran hiyerarşisindeki yerine yerleştiriliyor. Hoşgeldin çaylak. Nedir bu Kayran dediğinizi duyar gibiyim. Burası devasa duvarlardan oluşan bir labirentin içinde bulunan, aynı Thomas gibi geçmişine yada neden orada bulunduklarına dair hiç bir bilgisi olmayan, yaşları 12 ile 17 arasında değişen çocukların yaşadığı bir açıklık. Kayran'ın kendine ait belli kuralları var. Kimsenin yan gelip yatmasına izin verilmiyor. Herkes üstüne düşen görevi yapmak zorunda. Çocuklar yeteneklerine göre, bahçıvan, kasap, aşçı, mezarcı yada temizlikçi olabiliyorlar. Bir de koşucular denen bir grup var ki bunlar, Kayran'nın en kıdemlileri. Onların görevi, Labirent'i dolaşıp çıkış yolunu bulmak. Fakat bu öyle göründüğü kadar kolay değil. Birincisi, labirentin içinde Izdırap-Veren denen korkunç yaratıkların olması. İkincisi ise labirentin duvarlarının sürekli yer değiştirmesi.
Aslına bakarsanız kitabın başları gerçekten çok güzeldi. Daha ilk sayfadan itibaren kendimi kaptırmış, Thomas'la birlikte Kayran'ı inceliyor, çocuklarla yakınlaşmaya çalışıyordum. Tabi bu arada kafamda bir sürü teori üretiyorum. Şöyle olursa şöyle olur, labirent kesin şöyle bir şey, Izdırap-Verenler'den şöyle kurtulabilir miyiz? vs.vs. Kayran'ı çözmeye başlayıp, labirent ve Izdırap-Verenler'le ilgili daha çok bilgi sahibi oldukça, kitap daha bir ele avuca gelmeye başladı. Thomas'ın geçmişine dair belli belirsiz hatırlamaları ve Teresa'nın maceraya dahil olmasıyla birlikte heyecan, merak, gizem vs. her şey tavan yaptı.
Bir yere kadar her şey çok güzel. Kurguya ya da konuya diyebileceğim hiçbir şey yok. Ama bir yere kadar. Bir yerden sonraysa olay çok basitleşmeye başlıyor. Hepimiz dizi izleyen, kitap okuyan adamlarız. Bizim için belli kilit noktalarını yakaladıktan sonra neyin nereye varacağını çözmek çok kolay. Bu kadar övülen, beklentileri bu kadar yükselten bir kitabın; muhteşem başlayıp sona doru zayıflaması, beni inanılmaz hayal kırıklığına uğrattı. Hele o sonu! Oluşturulan karakterlerde de büyük problemler var. Sadece benim değil, okuyan çoğu kişinin hemfikir olduğu bir şey bu. Karakterlerden hiçbirine tam manasıyla ısınamıyorsunuz. Thomas ve Teresa belki.
Bu kadar hayal kırıklığına uğramamın bir diğer sebebi de; "Maze Runner" adı ve Koş, Hatırla, Hayatta Kal sloganı olabilir. E bir de bunların üstüne Açlık Oyunları'na ne kadar benziyor gibi laflar eklenince, kafamda oluşturduğum senaryo bambaşka oluyor haliyle. Okumayı beklediğim şey Stephen King'in Azrail Koşuyor'u yada Uzun Yürüyüş'ü gibi daha sert, daha acımasız bir distopyaydı. Maalesef umduğumu bulamadım.
a Rafflecopter giveaway
Ben kitabı almayı düşünüyordum.Sence Alsam mı ? :)
YanıtlaSilBu konuda tamamen kararsızım. Çok çok beğenenler de var benim gibi orta halli bulanlar da. Okumaktan zarar gelmez bir dene istersen
Sil