12 Nisan 2013 Cuma

Josephine Angelini - Starcrossed/Yıldız Geçidi İnceleme


Yıldız Geçidi (Starcrossed #1) 
Kategori: Roman, Mitoloji, Genç-Yetişkin
Yazar: Josephine Angelini (Çeviren: Suzan Cenani Alioğlu)
Üretici: Altın Kitaplar
Liste Fiyatı: t 20,00
Sayfa Sayısı: 465
Yıldızlara yazılmış bir AŞK...

Antik Yunan’da başlayan bir KAN davası...

Tanrıların bile yok edemeyeceği bir LANET...

Helen Hamilton on altı yaşına dek farklı biri olduğunu herkesten gizlemişti. Gözlerden ırak küçük Nantucket Adası’nda bunu başarmak kolay bir iş değildi ve gün geçtikçe de zorlaşıyordu. Geceleri, çölde umutsuzca dolaştığını gördüğü kâbuslardan susuzluktan yanarak uyandığında, çarşafları kum ve tozla kirlenmiş buluyor, üç yaşlı kadının kanlı gözyaşları döktüğü halüsinasyonlar ise hiçbir yerde peşini bırakmıyordu.

Yolları ilk kez Lucas Delos’la kesiştiğinde, ne kaderin tüm tarih boyunca ısrarla tekrar ettiği büyük bir trajedide başrolü oynayacaklarından haberi vardı ne de bazı mitlerin sadece efsaneden ibaret olmadıklarından. Bundan sonra ne yapması gerektiğini ve kendisini Lucas’la bir araya getiren kaderi yıkmaya çalışan yarı tanrısal güçlerle nasıl baş edeceğini çok iyi biliyordu. Çünkü o tanrıların soyundandı ve bu dünyada yalnız değildi.
Yıldız Geçidi keyifle okundu ve bitti. Genç-Yetişkin okurlarını ve özellikle mitoloji tutkunlarını tatmin edebilecek bol karakterli, oldukça keyifli bir macera. Rahat bir köşe seçin, kahvenizi/çayınızı hazırlayın  ve kendinizi Yarı-Tanrı'ların hikayesine bırakın.


Her ne kadar Antik Yunan lanetleri, kan davaları ve Yarı-Tanrı'lardan bahsediyor olsakta Yıldız Geçidi'nde ki olaylar günümüzde, günümüz karakterleri arasında geçiyor. Ana kahramanımız olan Helen, babasıyla birlikte yaşayan, çekingen, çok fazla arkadaşı olmayan, ada hayatından bıkmış ve tek amacı okulunu bitirip, iyi bir bursla doğduğu günden beridir yaşadığı Nantucket adasından çıkıp gitmek olan  genç bir kız. Normalde onun kadar güzel olan biri lisenin, hatta adanın en popüler kızı olmalı. Lisesindeki herkes o geçerken yol vermeli, insanlar onun arkadaşı olmak için çıldırmalı, Helen biriyle konuştuğunda konuştuğu kişi mest olup, eriyip bitmeli. Zamanında o yüz nelere sebep olmuş sonuçta ama bizim kızımızda işler böyle yürümüyor.



Helen kendisinde bir farklılık olduğunun bilincinde. Güzelliğinden bahsetmiyorum, Helen güzel olduğunu sanmıyor bile. Onun farklılığı daha bir başka. Tam olarak kendisi de çözememiş bu durumu. Belli bariz olan bazı yetenekleri var tabi. Örneğin yaşıtlarından, hatta genel olarak bütün insanlardan daha hızlı ve daha güçlü. Tabi bu güçlerini toplum içerisinde sergilemiyor. Yani kim ucube olarak görülmek ister ki? Zaten toplum içinde rahat hareket edebilen biri değil, bundan dolayı okul statüsünü ortalamanın oldukça altında, yetmezmiş gibi birde ucube olarak görülmek? Altından kalkabileceği bir şey değil.



Ada hayatını merak etmiş biri olarak, adalarda geçen öyküleri seviyorum. Herkesin birbirini tanıdığı, kendine has geleneklerin sürdürüldüğü, ailelerin birbirine karışıp bir bütün olduğu samimi yerlermiş gibi geliyor bana. Nantucket işte tam da böyle bir yer. Herkes birbirine aşina olmuş artık. Sonra bir gün hiç beklenmedik bir şey oluyor. Adaya yeni bir ailenin taşınacağı haberi geliyor. Hemde böyle halalı, teyzeli, amcalı bol kuzenli bir aile. Bu gelişme küçük bir ada için büyük bir olay. İster istemez herkesin konuştuğu tek şey bu oluyor. Kim bu zengin aile? Nereden gelmişler? Çok kalabalık değiller mi? Kaç çocuk var? Of of çocuklar taş vs.vs.



Bir tek Helen bu konuya karşı nötr. Hatta istemsiz bir öfke var içinde. Tamam adaya yeni insanlar gelmiş ama bu kadar abartmak neyin nesidir? İnsanların onların üzerine bu kadar düşmelerini anlamsız değil mi? Ne kadar zengin oldukları, kalabalık bir aile olmayı tercih etmeleri, çocukların taş olması kimin umurunda. Zaten bunlarla ilgilenecek hali de yok. Son dönemde, özellikle bu yeni ailenin adaya taşınmasından sonra gördüğü kabuslar daha bir içinden çıkılmaz haline gelmiş, daha gerçekçi olmaya başlamışlardır. Doğru düzgün uyuyamadığı, uyusa dahi vücudunu dinlendiremediği için gün geçtikçe daha huysuz, daha sinirli biri olmaya başlamıştır.


Yeni okul döneminin başlamasıyla birlikte, insanlar da gündelik sorunlarına geri dönmeye başlamıştır ama hala lise koridorlarında en çok konuşulan şey Delos çocuklarının okula ne zaman geleceği, ne kadar güzel:/yakışıklı oldukları gibi konulardır. İyi tamam, doyduk yani bu muhabbete. Eyvallah onlar muhteşemler, taş gibiler vs. ama bir de biz görelim şu çocukları. Hikayeye Helen gözüyle baktığımız için henüz çocuklarla tanışma imkanımız olmadı. 

O büyük an şöyle gerçekleşiyor. Asıl kız Helen ve asıl oğlan Lucas, okul koridorunda karşılaşıyorlar, gözleri birbirine kilitleniyor, o hafif sancı karınlardaki yeri alıyor, zaman donmuş sanki, ortamdaki elektriklenmeyi dokunsan hissedebilirsin o kadar yoğun. Sanki koca okul bomboş, koridorda sadece Lucas ve Helen var. Birbirlerine dikkatle bakıyorlar ve hemen ardından birbirlerinin gırtlaklarına sarılıveriyorlar! Sonrasında olaylar başlıyor.


Kitap gerçekten çok keyifli. Tabi ki zevkler tartışılmaz bu yüzden Yıldız Geçidi'ni sevmeyenler olacaktır, gayet normal ama benim gibi İlyada ve Odysseia'yı keyifle okumuş, Truva Savaşı hakkında ne bulursa incelemiş, hafif Helen takıntısı olan biriyseniz, bu modern uyarlamayı beğeneceksinizdir.



Kitaptaki karakterlerin bol oluşunu sevdim. Serinin devam kitaplarında karakterleri daha derinden inceleyecekmişiz gibi gözüküyor. Bazı şeylerin havada kaldığı doğru ama sonuçta iki kitap daha var. Her şey ilk kitaba sığdırılsa geriye anlayacak ne kalırdı? Olayların yaşandığı ada atmosferi ve diğer mekanlar oldukça güzeldi. Hikayeyi genel olarak Helen bakış açısından okusak ta, yaşananları bir bütün olarak görmek amacıyla arada bir diğer karakterlere söz verilmesi gerçekten hoş bir detay olmuş. 


İlerleyen her bölümde Helen'in güçlerini ve benliğini keşfetmesine şahit oluyoruz. Melezlerin geçmişini, Yarı-Tanrı olmanın getirdiği sorumlulukları ve güçleri öğreniyoruz. Kitabın temposu yer-yer düşse de Helen ve Lucas arasındaki imkansız aşkı okumak, Delos'ların evine misafir olmak, onlarla birlikte antrenman yapmak, lanetin ve kan davasının sırrını çözmek keyifliydi.


Son olarak beni kırmayıp incelemem için Yıldız Geçidi'ni yollayan Altın Kitaplar ailesine çok teşekkürler. Keyifli okumalar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...