D&R | Goodreads
Kategori: Roman, Distopya, Genç-Yetişkin
Yazar: Kiera Cass (Çeviren: Derya İmer Aydınlık)
Üretici: DEX
Liste Fiyatı: t 19,00
Sayfa Sayısı: 304
Bir prens nasıl tavlanır? Illéa ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçimi kazanmanın tek yolu Prens Maxon'ı kendine âşık etmek. America içinse Seçim, bir kâbustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspen'i arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı. America saraya adım atar atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayacak. 35 kızın katıldığı vahşi bir yarış nasıl kazanılır?
Beni Seç keyifle okundu ve bitti. Kapak tasarımı olsun, konusu olsun son dönemde okuduğum en iyi kitaplar arasına yerleşmeyi başardı. İlk bakışta kız kitabı gibi dursa da -tamam kabul ediyorum bir tık daha yatkın- araya serpiştirilmiş gizem onu herkese hitap eder hale getirmiş. Hadi beyler kabul edelim 35 kız bir prensin peşinde lan! Ya bu hepimizin hayali değilmi ? İçimizde kalan bir ukde değilmidir "Hanımlar sakin olun. En iyi olan kazansın" demek ^-^ . Beni Seç'i bir çok bayandan dinlediniz gelin şimdi olayları birde erkek gözüyle irdeleyelim.
Öncelikle her ne kadar kraliyet ailesi, monarşi, saray vs. denilse de olaylar geçmişte değil gelecekte yaşanıyor. Illéa 3. dünya savaşından sonra yıkılan ABD'nin yerine kurulmuş, monarşi ile yönetilen ve kast sisteminin hüküm sürdüğü bir ülke. Toplum içerisinde 8 sınıf var ve eğer ilk 3 sınıfın içinde değilseniz zorlu yaşam şartlarına alışmak zorundasınız demektir. Haa yok benim gözüm yüksekte diyorsanız -kızlar için diyorum bunu- üst sınıf bir erkekle evlenmelisiniz. Erkekseniz oturun oturduğunuz yere, bizim için yükselmek diye bir şey yok. Durum böyle olunca Illéa prensinin evleneceği kızın belirleneceği Seçim duyurulduğunda yaşı tutan tüm kızlar saraya gidecek 35 kızdan biri olmak için bütün hünerlerini ortaya döküyorlar. Bütün bu hengame içerisinde Seçim'i önemsemeyen tek kız biricik ana karakterimiz America.
Çünkü o kendi prensini bulmuş durumda. Ne yazık ki bu prens ondan daha alt bir sınıfa mensup. America ve ailesi 5. sınıf yani sanatçılar sınıfından. Bütün aile çalıştıkları halde kıt kanaat geçiniyorlar. Sevgilisi Aspen ise daha kötü durumda çünkü o bir 6 yani hizmetçi. Bu durum onların aşkına engelmi peki? Hayır. America, çocuğu gerçekten çok seviyor. Onun için yasakları deliyor, annesinin şerrie hedef olacağını bile bile gizlice onunla görüşüyor, daha alt sınıfta daha düşük standartlarda yaşamayı göze alıyor. Peki Aspen napıyor dersiniz ? O lanet gururu yüzünden America'nın seçime katılmasını öneriyor. Bu nedir ya? Tamam bak America'yı sevdiğinden kuşkum yok ama bu çok seviyorum o yüzden sen iyi ol gerekirse senden ayrı olurum ama öyle daha mutlu olurum hali neyin kafasıdır? Aspen'den gelen bu tavır, annesinin yaptığı duygu sömürüsü -kadın evlerden ırak- ve olur da kazanıp prenses olursa tüm ailesini kraliyet sınıfına yükseltme fırsatı olduğundan America seçime başvuruyor. Kazanmak adına hiç umudu olmasa da saraya gitmeye hak kazanan 35 kız arasına giriyor. Zaten olay bundan sonra başlıyor.
Şunu söylemeliyim ki Açlık Oyunları'na benziyor diyenleri hiç anlamadım. Tamam prenses olabilmek için halkın desteğini almak çok önemli ve evet kızlar arasında büyük bir rekabet var. Yani sonuçta aralarından bir kişi tacın ve prensin sahibi olacak ama Açlık Oyunları'ndaki gibi kan, vahşet, bir canhıraş haller yok. Fiziksel bir savaş yok. Bütün kızlar en güzel giysilerin ve mücevherlerin içinde, en seçkin yemekleri yiyerek, hayatlarının en güzel zamanlarını geçiriyorlar. Kızlar arasında bir rekabet, bir gerilim var. İpler ne zaman salınır bunlar ne zaman birbirine girer diye bekliyorsunuz. Yalan, dolan, iftira var elbet ama bunlar her yerde var sadece Açlık Oyunları'na benzetilmesi insanları farklı yerlere çekebilir. Farklı beklentiyle okuyanlar hayal kırıklığı yaşayabilirler.
America'nın saray içinde geçen zamanları çok eğlenceliydi. Bütün o alışkın olmadığı kıyafetler, saray adabı, bunlar karşısında bocalaması, prensle olan yakınlığı güzel bir romantik-komedi filmi izliyormuş gibi hissettirdi. Tercihleri, kurduğu arkadaşlıklar ve olgun tavırları onu sevmemi kolaylaştırdı. Kızların seçilmek için sergilediği halleri kahkahalarla okudum. Birde Maxon var tabi 35 kızın hayali. Abi o nedir öyle yahu. Bir adam bu kadar mı mükemmel olur. Ağzında, değil gümüş altın kaşıkla doğmuşsun biraz kibirli ol be adam. Çamur atacak bir sebebim olsun.
En baştada dediğim gibi kitap sadece Seçim ve kızların kendini beğendirmesi üzerine kurulu gibi gözükse de bununla sınırlı değil. Araya sıkıştırılmış öyle bir gizem var ki ben sadece bunu düşünür oldum. Ayrıca düzeltilmesi gereken bir toplum var. Bu konu hakkında neler yapılacak merak ediyorum. Soruların cevaplarını ve daha fazlasını diğer kitapta öğreneceğiz artık. 2. kitap Elite 23 Nisan'da yurtdışında çıkıyor. DEX'in bizi fazla bekleteceğini sanmıyorum. Yarışmamıza yaptığı sponsorluğu ve Beni Seç için DEX ailesi büyük bir teşekkürü hakediyor. Teşekkürler DEX
Book Friends kapsamında Beni Seç'i inceleyen arkadaşlarımın yorumlarını okumak için:
Öncelikle her ne kadar kraliyet ailesi, monarşi, saray vs. denilse de olaylar geçmişte değil gelecekte yaşanıyor. Illéa 3. dünya savaşından sonra yıkılan ABD'nin yerine kurulmuş, monarşi ile yönetilen ve kast sisteminin hüküm sürdüğü bir ülke. Toplum içerisinde 8 sınıf var ve eğer ilk 3 sınıfın içinde değilseniz zorlu yaşam şartlarına alışmak zorundasınız demektir. Haa yok benim gözüm yüksekte diyorsanız -kızlar için diyorum bunu- üst sınıf bir erkekle evlenmelisiniz. Erkekseniz oturun oturduğunuz yere, bizim için yükselmek diye bir şey yok. Durum böyle olunca Illéa prensinin evleneceği kızın belirleneceği Seçim duyurulduğunda yaşı tutan tüm kızlar saraya gidecek 35 kızdan biri olmak için bütün hünerlerini ortaya döküyorlar. Bütün bu hengame içerisinde Seçim'i önemsemeyen tek kız biricik ana karakterimiz America.
Çünkü o kendi prensini bulmuş durumda. Ne yazık ki bu prens ondan daha alt bir sınıfa mensup. America ve ailesi 5. sınıf yani sanatçılar sınıfından. Bütün aile çalıştıkları halde kıt kanaat geçiniyorlar. Sevgilisi Aspen ise daha kötü durumda çünkü o bir 6 yani hizmetçi. Bu durum onların aşkına engelmi peki? Hayır. America, çocuğu gerçekten çok seviyor. Onun için yasakları deliyor, annesinin şerrie hedef olacağını bile bile gizlice onunla görüşüyor, daha alt sınıfta daha düşük standartlarda yaşamayı göze alıyor. Peki Aspen napıyor dersiniz ? O lanet gururu yüzünden America'nın seçime katılmasını öneriyor. Bu nedir ya? Tamam bak America'yı sevdiğinden kuşkum yok ama bu çok seviyorum o yüzden sen iyi ol gerekirse senden ayrı olurum ama öyle daha mutlu olurum hali neyin kafasıdır? Aspen'den gelen bu tavır, annesinin yaptığı duygu sömürüsü -kadın evlerden ırak- ve olur da kazanıp prenses olursa tüm ailesini kraliyet sınıfına yükseltme fırsatı olduğundan America seçime başvuruyor. Kazanmak adına hiç umudu olmasa da saraya gitmeye hak kazanan 35 kız arasına giriyor. Zaten olay bundan sonra başlıyor.
Şunu söylemeliyim ki Açlık Oyunları'na benziyor diyenleri hiç anlamadım. Tamam prenses olabilmek için halkın desteğini almak çok önemli ve evet kızlar arasında büyük bir rekabet var. Yani sonuçta aralarından bir kişi tacın ve prensin sahibi olacak ama Açlık Oyunları'ndaki gibi kan, vahşet, bir canhıraş haller yok. Fiziksel bir savaş yok. Bütün kızlar en güzel giysilerin ve mücevherlerin içinde, en seçkin yemekleri yiyerek, hayatlarının en güzel zamanlarını geçiriyorlar. Kızlar arasında bir rekabet, bir gerilim var. İpler ne zaman salınır bunlar ne zaman birbirine girer diye bekliyorsunuz. Yalan, dolan, iftira var elbet ama bunlar her yerde var sadece Açlık Oyunları'na benzetilmesi insanları farklı yerlere çekebilir. Farklı beklentiyle okuyanlar hayal kırıklığı yaşayabilirler.
America'nın saray içinde geçen zamanları çok eğlenceliydi. Bütün o alışkın olmadığı kıyafetler, saray adabı, bunlar karşısında bocalaması, prensle olan yakınlığı güzel bir romantik-komedi filmi izliyormuş gibi hissettirdi. Tercihleri, kurduğu arkadaşlıklar ve olgun tavırları onu sevmemi kolaylaştırdı. Kızların seçilmek için sergilediği halleri kahkahalarla okudum. Birde Maxon var tabi 35 kızın hayali. Abi o nedir öyle yahu. Bir adam bu kadar mı mükemmel olur. Ağzında, değil gümüş altın kaşıkla doğmuşsun biraz kibirli ol be adam. Çamur atacak bir sebebim olsun.
Book Friends kapsamında Beni Seç'i inceleyen arkadaşlarımın yorumlarını okumak için:
- Damla|KitaplarınDünyası - http://kitaplarindunyasi.wordpress.com/2013/02/23/book-friends-kitap-tur-2-beni-sec-kiera-cass-inceleme/
- Fehiman|YorumCadısı - http://yorumcadisi.blogspot.com/2013/02/yorum-kiera-cass-beni-sec-selection-1.html
- Emin|Sihirbaz - http://sihirbazinguncesi.blogspot.com/2013/02/beni-sec-inceleme-book-friends-2.html
- Volkan|Küçük Yazar - http://kitapmaceralari.blogspot.com/2013/02/selection-beni-sec-itibariyle-bitti.html
[Kitapta kendimi gördüm pek bir mutlu oldum. Rolümde küçümsenecek bir şey değil bak *-*]
Ben de denedim çocuğa çamur atmayı ama ıhh... olmuyor :D Mükemmelliğin diğer adı artık Maxon :D
YanıtlaSilEllerine sağlık Eren :)
Çok güzel bir yorum olmuş Brother. Elcağızlarına sağlık :))
YanıtlaSil