18 Haziran 2013 Salı

RaShelle Workman - Sleeping Roses/Uyuyan Güller İncelemesi



Uyuyan Güller (Dead Roses #1)
Kategori: Roman, Korku-Gerilim, Gizem
Yazar: RaShelle Workman (Çeviren: Kahraman Türel Uluocak)
Üretici: Elf Yayınları
Liste Fiyatı: t 19,00
Sayfa Sayısı: 360
Sophie yalan bir evlilik yapmıştır. Tehlikelerle dolu evliliğinden gına getiren Sophie, yeni bir yaşam kurmaya karar vererek kocasından ayrılır. Ama kocasının onu öyle pek kolay salıvermeye niyeti yoktur. Sophie ya onun olacaktır, ya da hiç kimsenin. Av ve avcı karşı karşıyadır.

Evden hızla çıktığında başına geleceklerden habersizdi.Tek hatırladığı şiddetli bir yağmur ve kullandığı arabanın hızla kaymasıydı.

Eğer Amazon'un listesinde olsaydı, bu kitaba on yıldız verirdim, o kadar güzel bir kitap

-The Debut Books-

Hiç ummadığınız bir şaşırtmacayla, bu kitap, okuyup, bitirene kadar elinizden düşmeyecektir.

-Cyruss 1264-

Beklenmedik, gizemli ve olabildiğince harika! Acaba gerçekten olmuş mudur diye beni merak içinde bıraktı.

-Jek Jamison-

Bir gerilim-heyecan romanı, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı.

-Heartsong Reviews-
Durgun geçen şu bir kaç günden sonra okumaya başladığım Uyuyan Güller, kelimenin tam anlamıyla beni kendine esir etti. Kitabın o kadar sade, o kadar rahat bir anlatımı var ki okuyucuyu yormadan, olaylara odaklanmasını kolaylaştırıyor. Kabul etmek gerekirse kadın-erkek, karı-koca ilişkilerini irdeleyen kitapları ayrı bir severim. Her ne kadar yıllarca evli kalsalar bile kimsenin kimseyi tam anlamıyla tanıyabileceğini düşünmüyorum. Herkesin illaki kendine sakladığı bir şeyleri vardır. Öyle değil mi?

Sophie, anne ve babasını kaybettikten sonra hayata daha bir sıkı tutunan, lise ve üniversiteyi dereceyle bitirmiş, gelecek vaat eden ressamlar arasında görülen oldukça yetenekli genç bir kız. Eğer  Sophie, David ile tanışmamış olsaydı onun için hayat çok daha güzel olabilirdi ama o zaman biz bu hikayeyi hiç okumamış olurduk.

Beni sakın yanlış anlamayın, Sophie'nin yaşadığı olaylar yüzünden mutlu değilim. Normal hayatta onunla aynı kaderi paylaşan, kocalarından baskı ve şiddet gören, çok severek, hatta ailesi izin vermediği için kaçarak evlenen, ancak evlendikten sonra aslında nasıl bir psikopatla birlikte olduğu fark eden ama kocalarından kurtulamayan kadınlar çok çok fazla. Ne yazık ki kimin ne yaşadığını ya da o dört duvar arasında nelerin gerçekleştiğini bilemiyoruz. Hatta kim bilir belki de aynı apartmanı paylaşıyoruz ama haberimiz yok. Benim okumayı sevdiğim şey, bu kadınların kurtuluş hikayeleri. İşte, Uyuyan Güller de okuyucuya bu hikayeyi sunuyor.

Her şey Sophie'nin, David'le bir başka kadını kendi yataklarında basmasıyla başlıyor. Yaşadığı onca baskıya ve gördüğü şiddete birde göz göre göre aldatılma eklendiğinde Sophie için ipler kopuyor. David ve Sophie evliliği hiçbir zaman muhteşem olmamış. Yani en azından Sophie için bu böyle. Çünkü David, katı kuralları olan ve yaşanması zor bir insan. Sophie'yi kendi malı gibi görüyor. Gün içinde neler yaptığını, hangi saatlerde nerede olduğunu, gittiği yerlerin adresini ve telefon bilgilerini anlık olarak bildirmesini istiyor. Eğer Sophie, David'in kuralları içinde yaşarsa bir sorun yok ama bu kuralların dışına çıkarsa cezası büyük. David'in gerçek kimliğini evlenene kadar sakladığını söylemeye gerek yok sanırım. Yoksa kim böyle bir adamla evlenir ki? Sophie, bu evliliğe öyle böyle bu zamana kadar katlanmış. Kendini avutmalarının yanı sıra David'in onun peşini bırakmayacağının da bilincinde ama bu aldatma ipleri koparıyor ve en sonunda Sophie boşanmaya karar veriyor.

Uyuyan Güller, kadınların yaşadıkları onca sıkıntıya rağmen nasıl ayakta durabildiklerini, nelere göğüs gerdiklerini ve nasıl toparlanabildiklerini anlatan oldukça güzel bir roman. Boşanma kararının hiçte öyle kolay bir şey olmadığının farkındasınızdır umarım. David'in onu bırakmaya niyeti yok. Hatta daha Türk işi bakarsak ya benimsin ya kara toprağın kafasında. Neyse ki Sophie bu yolda tek başına değil. Yanında Rina gibi muhteşem bir dostu, hayatını düzene sokmak için girdiği hayallerinin mesleği ama daha da önemlisi hayatta kalmak için kocaman bir sebebi var. Dediğim gibi Uyuyan Güller, bir kadının kurtuluş ve toparlanma öyküsü. Ancak bunun yanında kovalamacanın ve heyecanın eksik olmadığı, ensenizde David'in soluğunu hissettirecek kadar içine çeken harika bir macera.

Ha birde şu var. Daha kitap basılmadan önce Elf Yayınları kendi Facebook sayfasında, Uyuyan Güller'in çevirmenini de afallatan bir sonu olduğu söylemişti. Daha sonra bir okuyucu yorumunda da aynı şekilde çok şaşırtıcı bir sonu olduğunu okudum. Kitabı benden önce annem okudu ve o da aynı şeyi söyledi. İşin aslı bu durum beni de çok fazla meraklandırdı. Kitabı okurken sürekli "ne bunları bu kadar afallattı abi? Tamam kitap çok güzel ilerliyor ama kabul edelim bu tarzın en iyilerinden biri değil. Ne vahşi kocalar gördük, ne badireler atlattık biz bee. Şu mu o şaşırtıcı şey? Haa yok bak bu kesin arkadaşından kazık yiyecek. Ne abi bu çözülemeyen?" diye insanları şaşırtan şeyin ne olduğunu çözmeye çalıştım. Çözebildim mi? Hayır. Peki o şey karşıma çıkınca ne oldu? Kitabı sakince bir kenara bıraktım, bir kaç dakika öyle boş boş etrafa baktım. Bir "Neydi o öyle? Ne oluyoruz oğlum? Gerçek mi bu?" haline girdim. Beni şok etti. Çok sevdim.

Pekiii iyiydi hoştu da hiç mi kötü yanı yok bu kitabın? Var elbette. Öncelikle buradan çevirmene sesleniyorum. Abi ne olursun "Malın gözü gibi sırıtmak ve Kör gözüne senin!" gibi eski terimleri kullanma. Bir önceki kitap Karanlığa Doğru'da da vardı böyle kelimeler, orada Rojan'ın karakterine verdim geçtim ama sanıyorum ki senin tarzın bu. Kullanılması yanlış değil ama güzel durmuyor. Ve sadece bunlar da değil, artık günlük hayatta kullanılmayan birçok kelime var kitapta. Ayrıca karakterlerden Rina'ya dikkat çekmek istiyorum. Rina, ağzı bozuk bir kişilik ve Sophie de bunu sürekli dile getiriyor ama Rina'nın küfür ettiği yerleri okurken, Cem Yılmaz'ın "Biz tabi 20 yıldır hep alt yazıyla izliyoruz ya filmleri, adam ne zaman f.ck you! dese altta kahretsin yazıyor, sineye çekiyoruz" demesi gibi kadının ettiği küfürler hep bir yumuşatılmış. Bazı yerlerde de dengeler şaşmış. Yani örneğin bir kişi, argonun dibine vurmuş "daly.rak" kelimesini kullanıyorsa onun ardından "onun bunun çocuğu" demez. Demez abi.  Çevirmenin bu tarz şeyleri toparlaması gerektiğine inanıyorum. Ve yine, "Malın gözü gibi sırıtmak/gülmek" bu kadar akıcı bir kitapta eğreti duruyor. 

Dediğim gibi, bu tarzın çok daha iyi örnekleri mevcut ama Uyuyan Güller kadar okuyucuyu şaşırtan bir tane daha var mıdır bilmiyorum. Eğer yazar, şok eden gerçekten sonra, okuduğunuzda fark edeceğiniz o küçük ama bana göre çok önemli hatayı yapmamış olsaydı, çevirmenin kullandığı eski terimleri de göz ardı ederek 4 puanı gönül rahatlığıyla verirdim. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Hatta bizi bu kadar şok eden şeyin ne olduğunu tahmin edebilen olursa buyursun gelsin konuşalım :) Son olarak beni kırmayıp incelemem için kitabın bir kopyasını yollayan Elf Yayınları'na çok teşekkür ederim. İkinci kitap için tabi ki beklemedeyim. Ayrıca orijinal kapak kullandığınız için tekrar tekrar teşekkürler. 

2 yorum:

  1. Gidip sonuna bakasım geldi yemin ederim :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakmaaa :D tam o anda benim gibi şok olmanı istiyorum. Çok güzel çünkü cok az kitap bu şekilde sarsıyor :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...