27 Mart 2013 Çarşamba

Simon Morden - Equations of Life/Yaşamın Denklemleri İncelemesi


        Okuoku | Goodreads
Kategori: Roman, Bilim-Kurgu, Distopya
Yazar: Simon Morden (Çeviren: Hüseyin İçen)
Üretici: Hyperion Kitap
Liste Fiyatı: t 19,00
Sayfa Sayısı: 336
Petrovitch bir hayatta kalma ustası.
St. Petersburg’da nükleer serpintiden kurtulup İngiltere’de kalmış son kent olan Londra Metrozone’da saklanır. Bu kadar uzun süre yaşamasının nedeni, onun bir kural ve mantık adamı olması.

Örneğin: Başkalarının işine burnunu sokmak: kötü fikirdir.

Ama bir kadının kaçırılması işi önüne çıkıverince, hiç düşünmeden hareket eder. Kendini engellemeye girişmeyi düşünene kadar, Londra’daki en tehlikeli adamın kızını kurtarmıştır bile.

Açıkçası, kızı kurtarmak: başkalarının işine burnunu sokmaktır.

Artık Petrovitch’in yaşamının denklemi gittikçe daha karmaşık bir hal alacaktır.
Petrovitch ile tanışmam şans eseri oldu ama ilk görüşte sevdim, alıştım ve şimdi daha fazlasını istiyorum. Samuil Petrovitch, farklı bir karakter. İki yüzlü, kibirli, kendini beğenmiş, egoist, ağzı bozuk vs.vs. Ama yiğidi öldür hakkını yeme. Bütün o kötü özelliklerinin yanı sıra komik, eğlenceli, olaylara yaşından beklenenin üstünde bir olgunlukla yaklaşarak korkudan ölüyor dahi olsa sakin kalıp en doğru seçeneği bulmayı başaran, matematik ve fizik formülleriyle tanrılaşabilen bir teknoloji dahisi. Birde küçük kusuru var. Eğer çok zorlarsa kalbi duruyor *-*

Adamda aradığımız her şey var ama okuyucuyu bile gözünün içine baka baka aldatan bir adama güvenip, bağrımıza basabilir miyiz? İlerleyen bölümlerde geçmişine dair bir kaç küçük bilgiye sahip olsakta derinlerde daha büyük sorunlarının olduğunu düşündüğüm biri Petrovitch. Kaçmak, saklanmak ve dikkat çekmemek zorunda. Karabatak diye bir tabir vardır, duymuşsunuzdur. Bir görünüp bir ortadan kaybolan kişilere denir. Bu tabiri hakkıyla taşıyanlardan biri de Petrovitch. Tabi şöyle küçük bir fark var. Eğer o ortadan kaybolmak istiyorsa, artık o an her kimi yaşıyorsa onu öldürür, yeni bir kimlik seçer ve bambaşka bir hayata başlar. Kaybolması gerekiyorsa içinden çıkılamaz bir duruma girmiş demektir zaten. Geride kalan, Petrovitch yada artık herkimse  sade bir cenaze töreninin ardından yakılıp, külleri doğaya savrulur.


Distopyaları seviyorum abi. Hele ki güzel kurgulanmışsa eğer tadından yenmiyor. Bazıları beni geleceğe dair umutsuzluğa sürüklese bile şöyle sıkı bir macera yaşamak için tercih ettiğim türler arasındadır. Simon Morden'ın yarattığı Londra daha doğrusu dünya, yaşanılacak bir yer değil. En azından ben yaşamak için can atmam yani. Yaşanan bir nükleer olay sonrasında dengeler bozulmuş, canlıların hemen hepsi büyük zarara uğramış, hastalıklar, ölümler ve gelecek nesillere aktarılacak sorunlu genler baş göstermiştir. Özellikle büyük yıkımdan sonra yaşanabilecek yerlerin sayısı azalmış, şehirler başlanan ama hiç bitmeyen bina iskeletleriyle dolmaya, insanlar konteyner bozması yerlerde yaşamaya başlamışlar. Sokaklarda yaşamını sürdürmeye kişi sayısını da azımsamamak gerekir. Gerçi kitapta  bu nükleer olay ve sonrasında yaşanan büyük yıkıma çok fazla yer verilmemiş. Petrovitch'in anılarından ve kişiler arasında geçen diyaloglardan öğrendiğimiz kadarıyla bilinenler bunlar. Aklımızda kalan birçok soruyla birlikte bunun cevabını da serinin diğer kitaplarında alacağız sanırım.

Şimdi en başa dönelim. Petrovitch ve Metrozone hakkında bilgimiz sıfır. Genç bir adam her zamanki gibi kalabalığın içinde görünmez olmuş, kendi halinde okuluna doğru ilerlerken bir kadının kaçırıldığını fark eder ve hayatında bir kez olsun iyi bir şey yapmak adına onu kurtarmaya karar verir. Bilmediği şey ise kadının Metrozone üzerinde hakimiyet kurmuş mafyalardan biri olan Japon mafyasının başı Oshicora'nın kızı olduğu, kızı kaçırmaya çalışanlarınsa bir diğer büyük mafyanın başı Yoldaş Marchenko'ya hizmet ettiğidir. Adamların anlık açıklarından faydalanarak kızı ellerinden kurtaran Petrovitch biraz kendi yeteneği, biraz şans ama daha çok özel eğitim almış bir rahibe olan Madeleine'nin yardımıyla, kızı ailesine ulaştırır. Mafyaların çatışmasına karıştığını anladığındaysa her şey için çok geç olmuştur. Tabi o özenle koruduğu kaç, saklan, dikkat çekme politikasının yattığını söylememe gerek yok bile.

Olay düşündüğünüz gibi mafyalar arası vurdulu kırdılı bir macera değil.  Evet başlarda okuyucuya hissettirdiği şey o ama yavaş yavaş, olaylar ilerledikçe anlatılanın çok daha farklı olduğunu görüyoruz. Oshicora'nın kızını kurtardıktan sonra Petrovitch için hayat hiç de kolay değil. Çünkü planını bozduğu için deliye dönen Marchenko, Petrovitch'in kellesine yüklü miktarda para koymuştur. Petrovitch bir yandan kelle avcılarından kaçarken diğer yandan da mafyanın işlerini bozan birinin normal olamayacağına dolayısıyla Petrovitch'in bir şeyler karıştırdığına kanaat getirmiş Müfettiş Chain ile uğraşmak zorunda. Birde tabi Rahibe Madeleine var. Hiçbir amaç gütmeden, sadece iyi bir şey yapmış olmak adına tanımadığı bir kızı kurtaran kahramanın kendisi içinde aynı çabayı göstereceğine inanan Madeleine.

Bütün bu baskı ile başa çıkmaktansa ortadan kaybolmayı tercih eden Petrovicth'in planı umduğu gibi gitmez. Kurtardığı kızdan yani Sonja Oshicora'dan gelen "Güvenebileceğim bir sen varsın, kurtar beni" mesajı ve bir anda patlak veren Yeni Makine Cihadı denen olay bütün dengeleri alt-üst eder. Kız yani Sonja Oshicora nerede? Yeni Makine Cihadı denen olay ne? Merchenko'nun yaşanan olaylardaki rolü ne? Başka mafyaların işi mi? Bir tarafta bu sorular, öteki tarafta bu sorulara cevap arayan Petrovitch ve onun garip grubu.

Yaşamın Denklemleri temposu düşmeyen bir kitap. Olaylar  öyle farklı yerlere bağlanabiliyor ki çoğu zaman, neyin peşindeydik biz diye düşünürken bulabiliyorsunuz kendinizi. Karakterlerin her biri birbirinden şaşırtıcı. Olaylar karşısında verebilecekleri tepkileri ve içlerinden neler çıkabileceğini tahmin etmek zor. Madeleine ile Petrovitch arasında geçen diyaloglar keyifli. 2 metrelik özel eğitim almış bir rahibenin, küçük ayrıntılarda takılıp kalması düşündürücü olsada ikiliyi sevdim. Küfürler havada uçuşuyor ama öyle güzel yerlerde kullanılmış ki çokta bir şey diyemiyorsunuz. Fizik ve matematik formülleri içinde kaybolmak nasıldır bilmem ama Petrovitch ve Pif bunu başarıyorlar. Hatta yeri geldiğinde normal hayata dönüp yaşamsal aktivitelerini gerçekleştirmeleri için dışarıdan yardım gerekebiliyor. Karakterlerle ilgili bazı şeyler havada kalmış. Eğer seri kitap olmasaydı alamadığım cevaplar için sinirlenirdim tabi ama sonraki kitaplarda birçok şeyin cevaplanacağını düşünüyorum. Çeviri hakkında bir şeyler demem gerekirse bazı kişiler İngiliz yada Rus karakterlerden Türk nidaları duymayı sevmeyebilir ama bana sorarsanız fena değildi. Birkaç basım hatası vardı onları da çok dikkate almadım.

Yaşamın Denklemleri'ni incelemem için bana yollayan Hyperion Kitap'a çok teşekkürler. Petrovitch'le koşuşturmaya hazır olun. Ha bu arada kalbinize dikkat edin. Petrovitch'inki gibi sizi yarı yolda bırakmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...